Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
" Düzelteyim en baştan; Sabahattin Ali ölmedi, başına sopa vurarak öldürdüler. Orhan Veli belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve akabinde beyin kanaması geçirip öldü. Nazım Hikmet şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı sürgünde, vatan hasretiyle öldü. Ahmet Hamdi Tanpınar ölmeden evvel yazdığı pusulada; "İçimde her şey alt üst. Bittabi hastalığımdan ziyade parasızlıkla meşgulüm. Cebimde yalnız bir lira var. Parasızlığım büyük hastalıklar gibi hemen hemen hiçten başladı, büyüdü, çoğaldı beni altına aldı. Etrafım alacaklı ile dolu. Cebimde borç senetleri var.” diye not düştü tarihe. Mehmet Akif Ersoy durumuna üzülüp, yiyecek ve ev eşyası getirmesinler diye oturduğu adresini değiştirdi nihayetinde yoksulluk içinde öldü. Peyami Safa’da keza aynı akıbeti paylaştı. Safa, ev kirasını ödeyebilmek için telefonunu satılığa çıkardı ve son günlerinde hayatının özetini ; “Yarım asır süren uzun bir mahrumluk, hastalık ve işkenceden başka bir şey olmamıştır.” diyerek dile getirmeye çalıştı. Onat Kutlar bombalı saldırıda katledildi. Ümit Kaftancıoğlu “solcu olduğu için” silahla tarandı. Musa Anter hain bir pusuya kurban gitti. Metin Altıok ve Behçet Aysan’ı diri diri yaktılar. Uğur Mumcu arabasının altına konan bomba sonucu faili meşhur bir suikaste kurban gitti. Unutmadan; Can Yücel’in mezarını balyozla parçaladılar. Söyleyeceklerim bu kadar.”
Düzelteyim en baştan; Sabahattin Ali ölmedi, başına sopa vurarak öldürdüler. Orhan Veli belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve akabinde beyin kanaması geçirip öldü. Nazım Hikmet şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı sürgünde, vatan hasretiyle öldü. Ahmet Hamdi Tanpınar ölmeden evvel yazdığı pusulada; "İçimde her şey alt üst. Bittabi hastalığımdan ziyade parasızlıkla meşgulüm. Cebimde yalnız bir lira var. Parasızlığım büyük hastalıklar gibi hemen hemen hiçten başladı, büyüdü, çoğaldı beni altına aldı. Etrafım alacaklı ile dolu. Cebimde borç senetleri var.” diye not düştü tarihe. Mehmet Akif Ersoy durumuna üzülüp, yiyecek ve ev eşyası getirmesinler diye oturduğu adresini değiştirdi nihayetinde yoksulluk içinde öldü. Peyami Safa’da keza aynı akıbeti paylaştı. Safa, ev kirasını ödeyebilmek için telefonunu satılığa çıkardı ve son günlerinde hayatının özetini ; “Yarım asır süren uzun bir mahrumluk, hastalık ve işkenceden başka bir şey olmamıştır.” diyerek dile getirmeye çalıştı. Onat Kutlar bombalı saldırıda katledildi. Ümit Kaftancıoğlu “solcu olduğu için” silahla tarandı. Musa Anter hain bir pusuya kurban gitti. Metin Altıok ve Behçet Aysan’ı diri diri yaktılar. Uğur Mumcu arabasının altına konan bomba sonucu faili meşhur bir suikaste kurban gitti. Unutmadan; Can Yücel’in mezarını balyozla parçaladılar. Söyleyeceklerim bu kadar. |Önder Deniz Çavuşlar
Reklam
1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulmalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti. Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Ali Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Ali Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır.[8] Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir. Wikipedia.
208 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kars – Ardahan civarlarında geçen birbirinden depresif 14 hikaye. Tamam köy hayatı zordur, eksiklerle, perişanlıklarla doludur ama hiç mi iyi bir şey olmaz be güzel kardeşim dedirtesice bir kitap. O yörenin insanıysanız kitabı ilgi ile okumanız büyük olasılık. Yok değilseniz ağır bir yöresel dil bombardımanına tutuluyorsunuz. Sonuç olarak da
Dönemeç
DönemeçÜmit Kaftancıoğlu · Yalın Ses Yayınları · 200725 okunma
Yerli Yazarların Sorunu
Türk yazarların İngilizce isimlerle, Amerika'da veya başka bir yabancı ülkede geçen (içinde bir tek Türk kahraman olmadan) romanlar yazmaları çok garip. Bu kadar mı kendi insanınızdan, coğrafyanızdan uzaksınız (o ülkede yaşayanlar hariç). Ya da işlediğiniz konu bu kadar mı kendi coğrafyanızdan, insanınızdan uzak. Bu coğrafyaya uyarlamak çok mu abes? Bir yazarın yazım önceliği, türü ne olursa olsun kendi ülkesi, insanı ve coğrafyası olmalıdır. Kaynağı kendi toprakları olmalıdır. Fantastik romanlarda bile isimler, mekanlar hayali olsa da kaynağı kendi mitolojimiz, yerel söylenceler vs. olmalıdır. Eğer bir yerli yazar bunu yapamıyorsa elindekini kullanmayı yeterince bilmiyor veya bu işi beceremiyor demektir. Bu yüzden işte Yaşar Kemal, Kemsl Tahir, Orhan Kemal, Ümit Kaftancıoğlu vd. gibi Anadolu'yu ve Anadolu insanını anlatan yazarlar okunmalı ve Anadolu Kültürü tanınmalıdır. Tabii okumak yerine karış karış Anadolu'yu da gezebilirsiniz!
Ölümümde eşim, çocuklarım en yakınlarım bile tek bir damla gözyaşı dökmesin istiyorum. Benim için caddeleri dolaşsınlar, bir gazete alsınlar, bir kitap karıştırsınlar, kalabalık bir sinemaya gitsinler, bir konferans, bir konser dinlesinler. Ölüm hiç önemli değil, yaşam var dağ gibi, yaşam var gökyüzü, deniz...” ÜMİT KAFTANCIOĞLU
Reklam
Kadın, düzensiz ülkelerde, bizim ülkemizde parça kumaştan daha ucuz, daha düşük, daha onursuz, daha değersiz bir duruma getirilmiştir.
Ağlama artık. Sesimizi duy, ayak sesimizi! Unutma kilimin ucundan tuttuk, silkeliyoruz. Kirleri, pislikleri, pasları, kötülükleri dökeceğiz, sele vereceğiz yeniden yaratacağız yarınları, sizleri, bizleri... Kimse ne anana sövecek, ne babana, ne sana.
Bir yastığa baş koyduğun karını bir dilim ekmek ölçüsünde bile tanımadın.
Bir yürek tıpırtısının duruşuna benzemiyor yaşam. Yürek vurdukça vurur, arkası zor gelir. Hee, durdu mu, öyle durur ki ne senin doktorluğun ne de bilimin el uzatabilir.
Reklam
600 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Devrimin Işıkları
İsmail Hakkı Tonguç,Hasan Ali Yücel,Saffet Arıkan, İsmet İnönü! Halit Ağanoğlu ve ismini hatırlamadığım nice isimler... Reşat Şemsettin Sirer !!! Kitabı okuyun,okutun. İnceleme az veya çok içeriğinden tüyolar verebilir. Kitap için " Bilginin yoksulluğunda açan çiçekler " diyebilirim. Öğrenciyle öğretmenin aynı yaşta olduğu veya
Cılavuz Köy Enstitüsü
Cılavuz Köy EnstitüsüFirdevs Gümüşoğlu · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201740 okunma
"En çok konuşan ve konuşmaktan mutluluk duyan şu kadınlar bunca isteği nasıl da gömerler içlerine." diyorum içimden.
En büyük bağ böyle kurulan bağlar. Şu çiğneyip, üstünden titreyerek geçtiğimiz demir raylar gibi bağlar insanı bu tip sevgiler...
Çok kişi vardır: "ben duygularımı dizginlerim" der. Yalan. Zor. Duygularımız kişinin yaşamında su-ekmek-hava.
Gel yanıma. Ölümü tatmadan her şeyi tatmak istiyorum...
293 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.