Ülkemizde geçmişler ne kadar kısa ne kadar da kısa süreli.bizler tarihimizi hep 10 15 yıllarla düşünürüz. dış dünyadan yenilikler çabuk erişir bize ne var ki, parıltıları çabuk biter.dün yepyeni olan bir kavram bir akım umut veren bir ad bir yüz, bakarsınız bugün daha süresi dolmadan yıpranmış. Bizim ülkede tarihi arayacaksanız kitaplara bakmayacaksınız. ama bir insan yüzünde eski bir yapıda bir sokakta ya da şu önünüzdeki fotoğraf gibi bir kartpostalda yüz yılı bir anda kavramınıza yetecek 10'ar yıllık ayrıntılar bulabilirsiniz.
Tomris uyar (metal yorgunluğu)
Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. Doğal olarak akışıma -birçoğu samimiyetsiz- kutlama paylaşımları düşüyor. Samimiyetsiz diyorum çünkü nasıl demokrasi sadece sandığa indirgenmişse bayramlarda sadece ismen var olan bir tarihsel tören olmaktan öteye geçmiyor. Ülkede enflasyon tavan yapıp hiçbir şey alınmaz, ülken mülteciler tarafından işgal edilip senin elinden iş/sosyal imkanlarını alırken ne gençliğinden bahsediyorsunuz? Hangi genç sanatla, sporla, kültürle ilgilenecek? Hangi genç, hangi parayla geçinecek? Hem ülke ekonomisini bu hale getirenlere “aman huzurumuz kaçar, aman benim düzenim bozulmasın” diye ses çıkarmayın hem de yiyecek simit parası bile bulamayan gençlere Atatürk ve milli bayram üzerinden umut pazarlayın. Ne güzel iş. Biz Türk gençlerinin hayatı ister istemez ülkedeki politikalarla, siyasetle, seçimle, işsizlikle, parasızlıkla ve bunları besleyen bitmek bilmeyen tartışmalarla sürüp gidiyor. Bir genç olarak olan bitenlere sabredemiyorum artık. Kafayı yememek elde değil. Her şeye rağmen hayattan zevk almaya çalışan bir gençlik dilemeyi, gençlik güzeldir demeyi çok isterdim ama olmuyor artık. Affet Ata'm. Sana bir sözüm vardı ama yerine getiremeyeceğim. Seni hüsrana uğrattığım için affet ama milletine rağmen milletin için çalışmak gerçekten olmuyormuş.