Bu yeni dönemin en önemli özelliği unutmaktı; her şeyin unutulması, zihinden, yürekten, ruhtan, günlük ilişkilerden, geleneklerden, mekandan, hayattan sökülüp atılması gerekiyordu. Unutmak, hayat ve gelecekti. Tam da benim doğduğum dönemlerde zamanın ne anlama geldiğini bilen, geçmişi
bugün ve yarınla ilgili de dinamik bir güç olarak gören Amerikalı bir yazar, Faulkner, dünyanın öteki ucunda "Geçmiş asla ölü değildir, hatta geçmiş bile değildir," diyordu ama benim yörelerimde geçmiş çok tehlikeliydi ve mutlaka unutulması, katledilmesi gerekiyordu.
spoiler içerir! Güzel başlayıp kötü biten bir aşk hikayesiydi. Bu güzel olayı Cengiz Aytmatov'un kaleminden okumak ki insana apayrı bir zevk veriyor. Kitap ilk çevirinde 'Kırmızı Eşarp' olarak yayınlansa da filmden sonra 'Selvi Boylum Al Yazmalım ' adını alıyor. Ben bu ismi daha çok sevdim çünkü İlyas'ın biricik
"Bu yeni dönemin en önemli özeliği unutmaktı, her şeyin unutulması, zihinden, yürekten, ruhtan, günlük ilişkilerden, geleneklerden, mekandan, hayattan sökülüp atılması gerekiyordu."
AŞK MAHKUMU
Onu ilk kez gördüğümde kanadı kırık bir kelebeğe benzetmiştim. Uçmaya çalışan ama uçarken de acısını içinde yaşayan bir kelebeğe… Sanki acısını kabullenmiş gibiydi. Güçlü görünmeye çalışıyordu. Ama bu konuda pek de başarılı değildi.
Ortak bir arkadaşımızın evinde verdiği doğum günü kutlamasında karşılaşmıştık. Dikkat çekici bir