Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
167 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Rojbaş güzel insanlar! İnceleme yazsam mı yazmasam mı diye çok düşündüm, yazmayacaktım da... Fakat bu kitaba inceleme yapmazsam - ki düşüncem o yöndeydi- kitaba, Mehmed Uzun'a, okuduğuma, bana yazık olurdu. Çok geçmişten beri devam eden o "Kürt Sorunu" hep vardı. Hepte olacak gibi... Beni üzen durum Türk/Kürt çatışmasından ziyade artık
Nar Çiçekleri
Nar ÇiçekleriMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20123,981 okunma
101 syf.
10/10 puan verdi
·
13 saatte okudu
Bu kitabı okumadan önce şiir neredeyse hiç okumazdım. Çünkü şiiri duyguların tam olarak yansıtıldığı bir tür olarak görmezdim. Yazarlar kafiyeye uydurmak için ve ya süslü görünsün diye kelimelerle oynayarak aslında şiirin vereceği duygudan kısıyorlar diye düşünürdüm. Aslında bu bazı şiirler, şairler için geçerli bir tez. Evet sonuç olarak bu kitabı yaklaşık iki sene önce okudum ve şiirde gerçekten istediğim üslup bu kitaptaydı diyebilirim. Çünkü ben yazarın kaleminden çıkanların, onun hayatından yansıyan kelimeler olmasını isterim. Böylece o hayatta kendimizden de bir şeyler bulabiliriz. İşte Pablo Neruda da güzel bir gece yarısı oturup yüreğindeki o aşkı, acıyı, özlemi, umutsuzluğu derin bir iç çekerek yazıya dökmüştür. Ve bunun sonucunda, benim senelerdir her okuduğumda içimi titreten şiirler yazmıştır. Hissetmek bambaşka bir şey… Ne uzundur unutuluş, ah ne kısadır sevda…
Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı
Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir ŞarkıPablo Neruda · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,477 okunma
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yaşamımızın bir döneminde içimizde ruh sıkışması yaşanırsa kendimizi sokaklara, caddelere, şehirlere vurmamız an meselesidir. Hangi yaşta, hangi cinsiyette, hangi konumda olduğumuz mühim değil. Mühim olan insanın kendi kendini iyileştirme gayesi ve gayretidir. Bu gayret içindeyken karşımıza çıkan insanlar bir velinimet gibidir. Onlara tutunur, onlardan yaşamak bulur, onlarla dibi görür, onlarla zirveye yükseliriz. Hangi seviyede olursak olalım dibe batma mesafemizde elimizden tutanın ötede o eli bırakma ihtimali varken nefes almak güçleşir. Unutuluş bir tık daha artar. Sonra sokaklar, caddeler, şehirler hazinleşir. Günler, aylar, yıllar geçer de o hüzün daha dün gibi bellekte anımsanır. Anımsandığı noktada elimizden tutanlar bize çeşme başlarında, o ağaçlı yolda, şehrin köhne Dante Cafe'sinde ağırlaşır da ha ağırlaşır. Bazen düşüncesizce düşünür, hareket ederim de anılar belleğimde güçlendikçe kağıda kaleme sarılır, yazar da yazarım. Yazmaktan güç bulduğum vakit şöyle kafamı çevirip çevreme bakarım. Kimim, neredeyim, bu aldığım nefes nefes mi, yaşamak gibi bir gayem mi var? Yazdıkça bu gayenin, bu nefesin, kimliğin, mekanın ve zamanın derinleştiğini hissediyorum. Belleği zorlayan kaygısıyla tüm unutulmuşluğun en güzel eserini okudum. İlk başlarda duruldum, yoruldum, yavanlaştım. Ardından gelen sayfalarda kitaptaki hüznü hissettim. Kitabın anlatıcısının yazma kaygısını ise kendi kaygımmış gibi algılayarak 'en uzağından bir Modiano' okudum. Unutuluşlar hatırlandıkça nefes keser.
En Uzağından Unutuşun
En Uzağından UnutuşunPatrick Modiano · Can Yayınları · 2014442 okunma
272 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Hüznün Labirentleri
Kitap Ağacı Devr-i Alem Kulübünün aralık ayı kitabı, Bulgaristan edebiyatı semalarından “Hüznün Fiziği”ydi. Bulgaristan’ın son yıllardaki gözde yazarlarından birisi olan Georgi Gospodinov’un kitabı, Bulgar edebiyatını tanımak için bize aracı oldu. Toplam 262 sayfa olan Hüznün Fiziği, Metis Yayınları tarafından roman olarak tanımlansa da, kitap
Hüznün Fiziği
Hüznün FiziğiGeorgi Gospodinov · Metis Yayınları · 2017882 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
KENTLERİ YAKAN UÇAKLARIN GELİŞİNDEN ÖNCE Açmış zambakların seheri altındaki şu çocuklar ölürse eğer, eğer yoksul ay altındaki şu duvarlar ölürse, acı çektirmemek için bize, her şeyi gömmelisin, sessiz mezarcı.
Giderayak
GiderayakAhmet Cemal · Can Yayınları · 201745 okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Madam de Prie... Kahramanımız ihtiraslı, kendini beğenmiş, gözü yükseklerde, kendisi statüsü dışındaki halkı hor gören, gururlu, kendine son derece güvenen bir kadın. Sayın Zweig, bu kadın hakkında o kadar güzel ruhsal tasvirler yapmış ki akıcı anlatımının yanında... Kendisi, kralı çok kızdırarak sürgün edilir. Paris'ten uzaklaşmak Madam de Prie'ye çok ağır gelmiştir. Gönderilirken gururdan kimseye bir şey dememiş, nasıl olsa dostlarım çok, bir şekilde yolunu açar geri dönerim diye kimseye fark ettirmeden şehri terk eder. Sanıldığı gibi Madam de Prie çok da aranmıyor. Ulaklarla ne kadar dostlarına mektup gönderse de unutulduğunu daha doğrusu aranmadığını acı bir şekilde kavrar. Bu unutuluş, ününün sönmesi kahramanımızı çok ateşlendirir. Ne kadar köyde uğraş bulmaya çalışsa da kendine yediremez ve böyle büyük hayatın sonu da büyük olsun diye düşünür. Kendisine, kendince büyük bir son hazırlar. Gösterişli bir ölüm olur. Ama ne yazık ki sandığı gibi bir etki uyandıramaz. İntihar mektubu saraya ulaştığında sadece birkaç dakika konuşulmuştur. Yavaşça söyleyeceklerimin sonuna gelirken kitaptan şu cümleleri eklemek istiyorum: Yazgısı, önemsiz olayların tozuyla dumanının altında kalmıştı. Sanırım bu kitabı bu cümle güzel bir şekilde özetliyor. kitabı okuyacak arkadaşlara şimdiden keyifli okumalar dilerim....
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,5bin okunma
49 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.