Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İşin özü, kadınların özgürlüğünü çocukluklarından itibaren ellerinden almakta yatar. Kadınlar birey olma, diğer bir deyişle kendileri ile ilgili kararları kendileri alma hakkından yoksun bırakılırlar. Kendi yazgıları hakkında söz sahibi olamazlar; birer üretici, erkeklerin erkek çocuk sahibi olmak için gereksindikleri basit bir araç gibi verilirler. Bilgiye erişimleri de engellenir, çünkü erkeklerin bilgilerine erişmelerine izin vermek, onlara potansiyel olarak bağımsızlaşma imkanı sunmak anlamına gelecektir."
Sayfa 12
Kur'an'a Yabancılaşma Süreci.
Kur'an'ın anlaşılması ve uygulanması Müslüman insanın zihinsel donanımına ve kapasitesine yani hikmetine bağlıdır. Çünkü hikmet, taklitçi yapının önüne yaratıcı ve üretici yeteneğin geçirilmesidir. Müslüman zihin, Hz Peygamber'den sonra Kur'an'a yabancılaşma sürecine girmiştir.
Sayfa 121 - Otto
Reklam
18.Yy Sanat ve Zanaat Ayrımına Kadar Böyleydi
Sanatlar birinci, ikinci ve üçüncü olmak üzere üçe ayrılır. Birincisi madencilik ve kerestecilik: Nitekim bunlar üretici sanatlardır. Metal işçiliği ve marangozluk kullanılan malzemenin biçimini değiştirir: Nitekim, metal işçisi demirden silah yapar; marangoz da tahtadan flüt ve lir yapar. Üçüncüsü de bunları kullanma sanatıdır; Örneğin, binicilik sanatı dizgin kullanır, savaş sanatı silah, müzik sanatı da flüt ve lir kullanır. Böylece birinci, ikinci ve üçüncü olmak üzere üç tür sanat vardır.
Eleştirel Kuramın toplumcu özü
''Toplum tamamen üretici güçlerinin durumuna göre -olan- endüstriyel bir toplumdur.'' - Theodor Adorno
Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz,başarılı bir üretici değilsiniz. Karl marx
"Umut, mutluluktan daha güçlü, daha kalıcı, daha üretici bir duyguydu ne de olsa."
Reklam
Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz..
“İşçi, öğretmen, üretici, gençlik siyasete ağırlığını koyamadığı için Türkiye’de solun esamesi okunmuyor. Solun gücü olmayınca da, işçinin, kamu görevlisinin, üreticinin, ellerindeki ayaklarındaki bağlar çözülemiyor.”
Sayfa 260
Sözünü etmeğe çalıştığım "yeni"nin yeni diye göıülmesi, ancak, tarihsel bir süreç başlatmış olması, ancak "tarih" ol­masıyla gerçekleşebiliyor çünkü: Üretici hale gelmesi, yemiş vermesi, belki de, eskimesi eskililmesi ile..!
Üretici işte kişiler arası bir birlik elde edilmez, dinsel kendinden geçme ayinlerinde sağlanan birlik de geçicidir. Topluma uyumla gerçekleştirilen de sahte—birlik— dir. Bunların tümü varolma sorununun, bir bölüğüne çözüm getirmektedirler. Tam çözüm, insanlar arası birlikteki başarıda, bir başka insanla sevgi içinden kaynaşmada yatmaktadır.
Reklam
Üretici bir kişilik için vermek, tümden farklı bir anlam taşımaktadır. Vermek, taşınılan gücün en üst düzeyde anlatımıdır. Verme edimi sırasında gücümü, zenginliğimi, kudretimi hissederim. Bu üst düzeyde yaşanılan canlılık ve taşınılan güç beni sevinçle doldurmaktadır. Kendi kabıma sığmadığımı, har vurup harman savurduğumu, yaşadığımı hissediyor, bu yüzden de sevinçten uçuyorum.Vermek almaktan çok daha coşku vericidir. Bu, beni yoksullaştırdığı için böyle değildir, verme eyleminde canlılığımın gücü yattığı için bu, böyledir.
Verme edimi olarak, sevme yetisinin insanın kişiliğinin gelişkinlik düzeyine bağlı olduğu gerçeği üzerinde durmak, pek değerli değildir. Bu üretici yönelişin, kişide üstünlük kurmasını öngörür. Böylesi bir yönelmede kişi bağımlılığı, kendi kendine tutkun olmayı, başkalarını sömürme ya da hep kendine yontma tutkusunu yenmiş, kendi insani güçlerini ele geçirmiş, amaçlarına ulaşmak için kendi gücüne güvenme yürekliliğine erişmiştir.
İlgi, sorumluluk, saygı ve bilgi birbirleriyle karşılıklı olarak bağlıdırlar. Bunlar, olgun, bir başka deyişle, güçlerini üretici bir şekilde geliştirmiş, sadece emek verdiği şeye sahip olmak isteyen her şeye gücünün yeteceğine, her şeyi bilebileceğine ilişkin narsist düşleri bir yana atmış, sadece gerçek üretici faaliyetin verebileceği iç güvenin üzerinde' yükselen alçak gönüllülük kazanmış bir insanda tümünün bulunması gereken olgulardır.
İki cins arasındaki cinsel çekicilikle, gerginlikten kurtulma gereksiniminin payı çok azdır. Çekicilikte temel rolü diğer cinsel kutupla birleşme (bir - olma) gereksinimi oynar. Cinsel arzu, gerçekte asla tek başına cinsel çekicilikle ifade edilmez. Cinsel işlemde olduğu kadar karakterde de erkeklik ve dişilik unsurları bulunur.Erkek karakter, etkisi altına alma, önderlik, hareketlilik (faal olma), disiplin ve maceracı niteliklere sahip olmak diye tanımlanabilir. Dişi karakter ise, üretici bir şekilde alma, koruma, gerçekçilik, tahammül ve analık nitelikleriyle belirir. (Her iki karakter özelliklerinin tek tek her kişide karışık bir biçimde bulunduğunu, fakat kişinin «erkek» ya da «dişi» oluşuna göre, kendi cinsiyetine denk düşenin ağır bastığını akıldan çıkartmamalıyız.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.