_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar.
_Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden.
_Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa.
_En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
İnsanoğlunu yedi bin yıl öncesinden bugüne taşıyan tün bilgilerin ilk tohumları Sümerler eliyle atıldı. Bugün adına “uygarlık" dediğimiz bilgi birikimini oluşturan her şeyin ilk biçimleri Sümer ülkesinde yaratıldı, orada geliştirildi ve bütün çevre ülkelere oradan yayıldı. Akdeniz yöresinde oluşan tek tanrılı üç büyük dinin temelinde Sümer
‘’ Kızılelma ülküsünün gerisinde savaşlar ve büyük sıkıntılar görüp de korkanlar bulunabilir. Kendi rahatı ve keyfi kaçmasın diye insanlık davası (!) güdenler, ülküyü inkar edenler her zaman, her yerde çıkabilir. Fakat bir milletin içinde büyük bir çoğunluk milli ülküye inandıktan sonra, geri kalanlar da ister istemez bu milli akıntıya uymaya mecburdurlar. Bizim için önemli olan, dost kılıklı yabancıların milli ülküyü güya milli çıkar adına baltalamasının önüne geçmektir.’’
Noktası virgülü yok bu cümlelerin
Anlamı, anlamsızlığı ..
Sağa sola savrulan çocuklar gibi
Biriktirilen bir geçmişten
Gelecek öyküsü yazan
Sokakta öldürülen ruhların ayak izleri
Cenazesi kaldırılmamış,
bedenler arasında dolaşıyor birkaçı
Bu çocuklar yaşamamış
Görmemiş, duymamış .
Sevgisi yok bu çocukların
Sevmemiş ,sevilmemişler
Bu çocuklar yarım kalmış
70'ine de gelse çocuk kalacak olanlar
7'sinde bir kalıba girememiş olan
Dört nala koşan düşünceleri
Çocuklar...
Çocukken kayb ettiklerini hunharca arayanlar
Geçmişe bakınca
Korkarak anılarından kaçanlar
Oysa anı değil pişmanlık , pişmanlık biriktirmiş
Çocuklar...
“Bir şeyler insanı törpülüyor,” dedi Ersin. “Hayatın kendisi mi, iş mi bilmiyorum. Ama yıpranıyor insan. Böyle giderse hayat tembeli olacağım diye korkuyorum.”
“Nasıl yani?”
Çeşitli yüzler geçti Ersin’in gözlerinin önünden. Bankayı hayatın ta kendisi zannedenler, küçücük bir terfi için gecelerce uykusuz kalanlar, kendi gençliklerine başkalarının masallarıymış gibi bakanlar, yorgunlar, bezginler, umutsuzlar, hırslılar…
“Tembel işte,” dedi. “Hayatını değiştirmeyi düşünmeyen, giderek daha az şeye razı olan, hiçbir şeye itiraz etmeyen biri… İşten eve, evden işe yani. Bir gün kendime niye yaşadım ki bunca yılı diye sormaktan korkuyorum.”