“Birçok kişi, evlilik öncesinde uyumlu görünümlüdür. Sakin ve sevgiye yatkın izlenim uyandırır. Fakat bu kişilerin birçoğu evlendikten sonra tamamen değişir, eşlerini hayal kırıklığına uğratır.
Bu farklılık, kişinin yalancı, iki yüzlü olduğundan değil, evlilik öncesinde uykuda olan kişiliğin evlendikten sonra uyanmış olmasındandır. Bu uyanma; bireyin bilinç altında çocukluktan bu yana giderilmemiş ihtiyaçların evlilikte yaşanan duygularla uyandırılmasıdır.
Örneğin, çocukluğunda babası ile teması eksik kalmış bir kadının, evelendikten sonra eşinden (bilinçaltının ihtiyacı olan) ‘baba gibi güven veren bir güçlülüğü’ bulamaması, eşini beğenmemesine, eşini çocuk gibi görmesine neden olur.
Veya, evlilik öncesinde kişi sevgiye ihtiyaç duyduğu halde, evlendikten sonra 'gerçek sevgi' ile karşılaştığında, sevilmeye değer hissetmeyen bilinçaltının alışkın olmadığı bu sevgiden rahatsız olmasıdır. Böylesi kişiler ne, ne istediklerini bilirler, ne de ne vereceklerini...
Bir evliliğin başarısı, evlilik öncesinde kişilerin birbirlerini ne kadar çok sevmiş olması ile ilgili değil, evlendikten sonra kişilerin kendilerini duygusal olarak ne kadar geliştirebilmiş olması ile ilgilidir.”
-Adem Güneş