Aslında hepimiz Hayvan Çiftliği’nde yaşayan bir hayvanız desem yanlış bir söylem olmaz sanırım. Özgürlüklerinin ellerinde olmadığını, bir köle gibi çalıştırıldıklarını düşünen Hayvan Çiftliği bireyleri yemlerinin verilmediği bir gün çiftlikteki insanlara saldırıp kovuyorlar ve sadece kendileri için çalıştıkları bir çiftlik hayallerini gerçekleştiriyorlar. Peki, gerçekten özgür olmayı başara biliyorlar mı? Ne yazık ki bu gerçekleşemeyen ama hiçbirinin de fark etmediği bir ayrıntı oluyor. Başlangıçta koydukları kurallar zamanla değişiyor, çiftlikte her hayvanın eşitliği ilkesi savunulurken zamanla hepsi yeniden bir köleye dönüşüyor. Sesini çıkaran olursa hemen susturuluyor, karşı gelecek olan varsa hemen bastırılıyor.
Tanıdık geldi değil mi?
Üzgünüm ama içinde bulunduğumuz dünya düzeni tam olarak bir "Beylik Çiftliği".
George Orwell’in Soğuk Savaşın başladığı günlerde yayımladığı eser bir siyasal yergi niteliği taşıyor. Hatta bir dönem ABD’de gençleri komünizm tehlikesine karşı uyarmak için liselerde bile okutulmuş bir kitap. Orwell hikâyeyi yazarken gerçek siyasi karakterlerden de feyz almış. Mesela Napoléon – Stalin benzerliği çok konuşulmuş. Gerçi ben hikâyede geçen her hayvanı benzetecek birini bulurum sizlere. Hem günümüzden, hem geçmişimizden çok fazla benzer karakter bulunuyor.
Uzun lafın kısası George Orwell ile tanışma kitabımın bu kadar güzel etki bırakması çok keyifliydi.
Özgürlüğünüz için mücadele etmekten korkmayın!
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020249bin okunma
"Artık sana daha iyi davranacağım, Neal." Georgie sırtını dikleştirip yatağa yaslandı. "Senin hayatımdaki varlığını hafife almayacağım."
"Sen böyle bir şey yapmıyorsun ki."
"Evet, yapıyorum," dedi Georgie.
"Sadece kendini kaptırıp..."
"Yaptığım her şeyde yanımda olacağına kesin gözüyle bakıyorum. Beni her koşulda seveceğine."
"Öyle mi?"
"Evet. Üzgünüm, Neal."
"Üzülmene gerek yok," dedi Neal. "Buna kesin gözüyle bakmanı istiyorum zaten. Seni ne olursa olsun seveceğim."
Georgie kontrolü bir kez daha kaybetmeye başladığını hissetti. "Böyle söyleme. Sözünü geri al."
"Hayır."
"Sözünü geri al."
"Sen çıldırmışsın. Hayır."
"Böyle söylemen yaptığım her mantıksızlığı kabulleneceğin anlamına gelir. 'Her ne olursa olsun' diyerek bana sınırsız özgürlük tanıyorsun. Beni önceden affediyorsun."
"Aşk budur, Georgie. Kazara verilen hasarlardan korunma."
Okudum hayatım değişti cümlesini kurdurtacak güçte bir kitapsın. Ama ben o kadar cesur bir okuyucu değilim. Evet inanıyorum... Yapay, kurmaca, hayali bir düzenin parçasıyız. İçinde yazan tüm gerçekliğe rağmen bu hayali düzenden kendimi soyutlayamayacağım üzgünüm... Bitince anlaşılıyor ki bu insanlık tarihinde evrilmeyen, değişmeyen tek şey insanın bencilliği. Orwell'ın dediği gibi insanoğlu kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez. Ve tarihte adalet yok. Bu iki cümle bence kitabın özeti.