Kimse tutuklanmasaydı, şu anki amiral ve generallerin kaç tanesi general ve amiral olabilirdi?
Ben size söyleyeyim, sadece yüzde lO'u... Asrın iftirası ablmasaydı, iftiraya uğrayanlar tasfiye edilmeseydi, şu anki komuta kademesinin yüzde 90'1 terfi alamayacaktı. Terfi alması gerekenler tasfiye edilince, geriye bunlar kaldı. O halde şu
Tüm zamanların en iyisi ve en kötüsüydü; bilgelik çağı, budalalık çağı, inanç devri, kuşku devri, ışık mevsimi, karanlık mevsimi, umut baharı, umutsuzluk kışıydı. Her şeyimiz vardı, hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz cennete gidecektik, hepimiz dosdoğru öte yanı boylayacaktık. Uzun lafın kısası o çağ şimdikine o kadar benziyordu ki, gösteriş yapmayı seven otoriteler iyi ile kötü arasında karşılaştırma yapıldığında bu çağın her yönden en üstün olduğunda ısrar ediyorlardı.
Tüm zamanların en iyisi ve en kötüsüydü; bilgelik çağı, budalalık çağı, inanç devri kuşku devri, ışık mevsimi, karanlık mevsimi, umut baharı, umutsuzluk kışıydı.
Her şeyimiz vardı, hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz cennete gidecek, hepimiz dosdoğru öte yanı boylayacaktık. Uzun lafın kısası o çağ şimdikine o kadar benziyordu ki gösteriş yağmayı seven otoriteler iyi ile kötü arasında karşılaştırma yapıldığında bu çağın her yönden en üstün olduğunu ısrar ediyordu.
Uzun lafın kısası, masum ve günahsız birine eziyet çektirmek yerine onun içine nefret tohumları ekmek çok daha önemliydi. Hele koca bir Toplumun içini kin ve nefretle doldurmaktan daha büyük başarı yoktu.
Uzun lafın kısası, masum ve günahsız birine eziyet çektirmek yerine onun içine nefret tohumları ekmek çok daha önemliydi. Hele koca bir toplumun içini kin ve nefretle doldurmaktan daha büyük başarı yoktu.
Tüm zamanların en iyisi ve en kötüsüydü;bilgelik çağı, budalalık çağı, inanç devri, kuşku devri, ışık mevsimi, karanlık mevsimi, umut baharı, umutsuzluk kışıydı. Her şeyimiz vardı, hiç bir şeyimiz yoktu. Hepimiz cennete gidecek, hepimiz dosdoğru öte yanı boylayacaktık. Uzun lafın kısası, o çağ şimdikine o kadar benziyordu ki, gösteriş yapmayı seven otoriteler iyi ile kötü arasında karşılaştırma yapıldığında bu çağın her yönden en üstün olduğunda ısrar ediyorlardı.
Uzun lafın kısası,masum ve günahsız birine eziyet çektirmek yerine onun içine nefret tohumları ekmek çok daha önemliydi. Hele koca bir toplumun içini kin ve nefretle doldurmaktan daha büyük bir başarı yoktu.
Seaview Sokak Hekimi Kolektifi'nde yaptığım röportajlarda ana prensibin "zarar vermemek" olduğu söylendi. Bunun onlar için ne anlama geldiği konusunda onları sıkıştırdığımda önce SSHK'nin öğrettiği taşıdıkları risk yüzünden başvurmadıkları MYHAY gibi prosedürleri saydılar, ardından kullandığından biraz daha riskli olabilecek