Sıcacık, etkileyici, insanı sarıveren, etkisinden kolay kurtulamayacağınız bir aile hikayesi bu. Galler’de, yemyeşil bir vadinin ortasında, kömür madenleri ile doğanın iç içe geçtiği küçük bir köyde; kalabalık ailelerin, arkadaşların, komşuların, acıların ve mutlulukların ortasındaki yaşamı bir tablo titizliğinde, şiirsel diliyle bizlere sunuyor
***
Birkaç kelimeyle anlatılacak bir şeyi öğrenmek istediğiniz halde, bunu sizden esirgerlerse, bir boşluk duygusu, sizi kızdıran, sizi öfkelendiren bir boşluk duygusu içinizde belirir.
***
***
Başınıza gelecek bir şeyi, zamanını bilmeden bekler, bunun bir an önce olup bitmesini istersiniz; bu arada avuçlarınızın sırılsıklam olduğunu, tepenize çıkan kanla yüzünüzün karıncalanmaya başladığını görürsünüz.
***
Daha çok filmiyle bildiğimiz İngiliz Edebiyatı’nın kıyıda köşede kalmış klasiklerinde Vadim O Kadar Yeşildi Ki, bir Gal köyünde yaşayan Morgan ailesinin hayatlarından yola çıkarak, Gallilerin yaşayışlarını ve köyde çalışan maden işçilerinin mücadelelerini anlatıyor. İşçi sınıfı mücadelesinin yanı sıra ırk ve etnisite dünamiklerini de görüyoruz. Gallilerin kendi dil ve kültürlerinin nasıl asimile edilmeye çalışıldığını okuyoruz. Oldukça sürükleyici ve çok fazla olay olmamasına rağmen akıcı, kolay okunan bir kitap. Klasiklere başlamak isteyenlere özellikle öneririm. Erken yaşta okunması gereken klasiklerden. Ben Engin Yayıncılık’tan okudum, şu anda Yordam Edebiyat aynı çeviriyi basıyor.