"Görünen o ki, dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı."
Dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı.
Görünen o ki, dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı.
Görünen o ki, dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı.
“...dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı.”
''Görünen o ki, dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinliklerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı.''
Görünen o ki, dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı.
Görünen o ki, dünyaya ve kendine yabancılaşma hali, giderek daha çok insanı esir alıyor. O yakıcı ıstırap, ruhun derinlerine kök salıyor ve insan o duygudan sonra bırakın dünyayı, kendi bedenini bile yurt edinmiyor. Varlığın buruk tadı.