Stefan Zweig'ın "Mecburiyet" adlı eseri, savaşın gölgesinde yaşanan bir insan dramını anlatan, vicdanı ve vatan sevgisini sorgulatan etkileyici bir eserdir.
Hikayenin kahramanı Ferdinand, savaş karşıtı görüşleri nedeniyle Avusturya'dan kaçarak İsviçre'ye sığınmış bir ressamdır. Karısı Antoinette ile birlikte sakin bir hayat kurmaya çalışırken, Avusturya konsolosluğundan bir mektup alır ve askere elverişliliğinin belirlenmesi için muayeneye çağrılır.
Ferdinand, vatanına karşı sorumluluk duygusu ile barışçıl ilkeleri arasında çelişki yaşar. Askerlik görevini yerine getirmesi vatan sevgisini gösterirken, savaşın vahşetine katılmak vicdanını sızlatır.
Karısı Antoinette ise savaş karşıtı tutumunu savunur ve kocasının askere gitmesine karşı çıkar. Bu durum, etik açıdan karmaşık bir ikilem yaratır. Ferdinand, karısına olan sevgisi ile vatanseverlik duygusu arasında seçim yapmak zorunda kalır.
Hikaye boyunca Ferdinand'ın iç dünyası ve yaşadığı duygusal karmaşa derinlemesine analiz edilir. Savaşın yarattığı travma ve belirsizlik, karakterin ruh halini ve davranışlarını etkiler.
Zweig, akıcı ve etkileyici bir üslup kullanarak okurları hikayenin içine çeker. Karakterlerin duygularını ve düşüncelerini ustalıkla tasvir eder. Hikayenin temposu, Ferdinand'ın yaşadığı içsel mücadeleye paralel olarak artar ve gerilim doruk noktasına ulaşır.