Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
#kitapyorumu #seldaileoku
#yirmiyılsonra
HER BEDEN BİR HİKAYE ANLATIR.
.
Bu kitap bir SUÇ HİKÂYESİ...
20 yıl önce işlenmiş bir cinayet...
Baş şüphelinin, üç ay sonra ikiz kulelerin saldırısında ölmesi...
Bu olayı 20 yıl sonra araştırmaya başlayan Televizyon gazetecisi ve ona yardım eden eski bir dedektif...
.
Buz dağının görünen yüzü bu...
Peki görünmeyen yüzünü görmeye hazır mısınız?
.
Vay canına! Bir şeyler olacak dedim demesine de böyle bir sonu okumak, bende soğuk duş etkisi yarattı. İlk sayfadan itibaren olaylar zinciri başladı. Sayfalar ilerledikçe merakım nirvanaya ulaştı ve göreceğimi de o sonda gördüm zaten.
.
Arkadaş, ölüm bile güzel gelsin dedim. Ayrıntılı anlatmam mümkün değil. Sonrasında gelişen olaylar ise tam bir film tadındaydı. Sondaki gerçeğin birini tahmin ettim. Mezarlık sahnesinde bir ayrıntı dikkatimden kaçmadı. Zira ölmüş biri için kimse o sözü söylemez. Ama diğer olay bana sürpriz oldu. İyi plan yapılmış. Takdir ettim doğrusu...
.
20 yıl öncesi ve 20 yıl sonrası...
Hiçbir cinayet faili meçhul kalmaz. Er geç çözülür. Ama bu kitapta çok daha başka olaylara da şahit oldum.
.
Polisiye, gizem,suç, gerilim,bu kitapta yok yok. Tâbi bir de o son var. O neydi öyle yahu? Sürprizlere ve ters köşeye hazır olun. Ben size hiçbir şey anlatmadım. Dehşetle tavsiye ederim.
.
#charlıedonlea #suç #psikolojikgerilim #gizem #polisiye #fyp #kitapaşkı #kitaptavsiyesi #kitapönerisi #bookstagram #kitapkurdu #bookworm #bookstagrammer #okumakgüzeldir #okumakayrıcalıktır #okumaközgürlüktür #okumayıseviyorum #readers #booker
Sınav
Menteş, her zamanki gibi beyninin kıvrım aralarından bir şeyler çıkartıp önümüze sunmuş. Bize sunabildiği fikirler böyleyse sunamadıklarını düşünmek bile kudurtur beni. Sadece Derde Deva Randevu serisi değil, Menteşin herhangi bir kitabı, şaşırma duygusunu yetersiz kılar.
DDR serisinde zaman yolculuğu mümkün.
Kısaca... "Menteş, DDR serisinin
Delinin defteri
Öncelikle kitap, neva bulvarı, burun, portre, palto, bir delinin anı defteri ve fayton adlı altı eserden oluşmaktadır.
Neva bulvarı adlı bölümün genelinde yüksek sosyete mensuplarının tabiriyle hiyerarşinin kol gezdiği alt-üst sınıflarının yoğun olarak hissedildiği, günümüz ölçütünde bağdat caddesi, Şanzelize caddesi olsun, tamamıyla lükse karşı
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,9bin okunma
İlk kitabı beğenerek okumuştum hatta finaldeki kız çocuğunun ismini hiç unutmam anne baba isminin karışımı Buse olmuştu
kendi çocuklarımın isimlerini bile bu şekilde karma hazırlamıştım kitabı fuarda görünce çok şaşırdım bitmişti final olmuştu falan aldım okudum bambaşka yerlere sürükledi bu kitap beni yalnız birşey öğrendim kitaptaki Cem karakteri gerçek hayatta Gökhan Türkmen miş vay arkadaş diyorum ve okuyun okutun diyorum
kaygıları aşkın bir kızçe
kitabı inceleyeceğimi sanacaklara ayıp olmaması adına kısa bir şeyler yazayım kitap hakkında, devamında kitaba değil kendime bir inceleme yazacağım. kitabın yazarı olan uzman psikolog selen can'ın anlatımı çok samimi, önerilerini de çok beğendim. zamanında kaygıyı kendisi de yaşadığından empati derecesi yüksek yani sadece bir psikoloğun
“… en azından o çoksesliliğin ruhu korunduğu için Beyoğlu, bu ülkenin, bu kentin en özgür, en renkli bölgelerinden biri olmayı sürdürüyor. “
Bence bu alıntı kitabın adının neden “Beyoğlu Rapsodisi” olduğunu açıklıyor. Yüzyıllardır birçok farklı ulustan insanın ayak bastığı ve birçok farklı dilin konuşulduğu kadim şehir İstanbul ve güzel semti Beyoğlu. Nam-ı değer Pera.
Kitabı kısaca özetleyecek olursak:
Roman çocukluktan beri yakın arkadaş olan Kenan, Selim ve Nihat’ın hayatlarını ele alıyor. Selim’in ağzından okuduğumuz kitap başta sıkıcı gelse de Ahmet Ümit biz okurlarının ilgisini çekmeyi iyi biliyor.
Karakter olarak farklı olan bu üç arkadaş, tıpkı Beyoğlu’ndaki diğer insanlar gibi tüm farklılıklarına rağmen bir uyum yakalayabilmişler. Diğer ikisinden daha farklı olan Kenan, yaşamayı seven kendisini sürekli bir şeylerle meşgul etmeyi becerebilen ortaya güzel eserler bırakmayı isteyen biri. Bu amaçla da başladığı fotoğrafçılık bu üç arkadaşın hayatını sıradanlıktan çıkartıyor. Bu üç arkadas ile birlikte okuyucuyu da katilin peşinden koşturan yazar sonunda vay be dedirtebiliyor.
Ve son olarak:
Bir incelemede “ sakın son sayfaya bakmayın spoiler yersiniz “ diye bir uyarı okumuştum. O incelemeyi yazan kişiye teşekkür ederim. Bence siz de dikkat edin aman diyeyim.
Vay canına! Bu kitap harikaydı! Çok hızlı okudum. Neredeyse 1 buçuk günde bitti! Okumanız gereken, bu benim kütüphanemde olmalı diyeceğiniz türden bir kitap. Ödünç almıştım ama, kendime de alacağım! Annesi kanserden ölmüş olan Calpyso, babası ile beraber yaşıyor. Babası manevi güç deden şeye kafayı takmış! Kızı ağladığında ona kızıyor, ona asla sarılmıyor! Ayrıca bir kitap yazıyor: Limonların Tarihçesi. Bu kitap o kadar çok vaktini alıyorki kızıyla görüşmüyor bile! Calpyso, kendini kitaplara vermiş. "Kitaplar size kaybettiklerinizi geri verir"
Büyük bir kütüphanesi var ve tek arkadaşı da kitaplar. Ama bir gün, Mae diye bir kız okula geliyor ve yakın arkadaş oluyorlar! Çok fazla şey yaşıyorlar... Hele de Calpyso bir gün babasının kütüphanesine girip, kitap raflarını açtığında kitap yerine gördüğü şeylerden sonra!
Beni Asla Bırakma’nın ardından yürüyen bir kitap bu. Orada organ bağışçısı olmak üzere klonlanan, kendilerine ait bir ruhu, duyguları , yaşamı olmadığı düşünülen insanların içine dalıyordu Ishiguro. Bu kitapta da yine distopik bir geleceğe götürüyor bizi ve yapay zeka Klara ile tanıştırıyor.
Başlarda Klara’nın çocukların yalnız kalmaması için geliştirilmiş bir yapay arkadaş olduğunu biliyoruz. Biz vay be, gelecekte çocuklar yalnızlıkla baş etmek için nelerle uğraşacak diye düşünürken, Ishiguro’nun asıl anlattığının bambaşka bir şey olduğunu fark ediyoruz. Spoiler vermeden anlatmak güç, ama bence kitabın üstüne en düşünülesi kısmı şu paragrafta:
"Sana şunu sorayım. İnsan kalbine inanır mısın? Sadece organ anlamında sormuyorum besbelli ki. Şiirsel anlamda konuşuyorum. İnsan kalbi. Böyle bir şey olduğunu düşünüyor musun? Her birimizi özel yapan, birey yapan bir şey?“
Bilim kurgu kitaplarla aram pek iyi değil. Ama İshiguro’nun tarzını seviyorum. Kalem kâğıt al, şimdi sana bu distopyanın ana hatlarını veriyorum demek yerine, okurun kendisinin dolduracağı muntazam boşluklar bırakarak yazıyor. Ve her seferinde insan ilişkilerine, bu dünyaya tutunma biçimlerimize dair düşündürmeyi başarıyor.
Okuyuuunnn!!
"Nasıl ki bir kemeri, köprüyü, kubbeyi ayakta
tutan şey kilit taşıdir, toplumların, ailelerin kilit
taşı da kadınlardır. Cesur, güçlü, azimli
kadınlar..Kilit taş olmazsa kemer, köprü çöker.
kadın olmazsa toplum.."
....
Sevgili Nil ; seni takdir edip ben olsam yapamazdım vay be helal olsun kıza derken sonlara doğru sana çok gıcık oldum
"Yalancılar", E. Lockhart'ın en bilinen kitabı. Özellikle Pegasus Yayınları'nın çok daha revaçta olduğu beş yıl öncesinde falan bir aralar popüler bile olmuştu herhalde. O zamanlardan beri merak etsem de bir türlü okuyamamıştım. Kitap yıllar sonra yeniden karşıma çıktığında ve kapak yazısında "Soran olursa bu kitabın sonu
