Üçüncü dünya savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum, ama dördüncü dünya savaşında insanlar taş ve sopalar kullanacaklar.
“Aşkı tek kişi yaşar, diğeriyse kendini ona adarmış.” “Süveyda, siyah küçük bir noktadır ki insan karşısındaki kişiye gerçekten sevgi duyduğu an kalbine düşer bu kara leke. Kandaki siyah bir pıhtıdır Süveyda; hem maddi hem de uhrevi âlemin tümünü kuşatan bir öz ve insanın varlığının bir hakikatidir. Nasıl ki bir meyve çekirdeği, özünde ağacını barındırıyorsa, şu ‘Nokta-i Süveyda’ adı verilen kara leke de kâinatın özünü barındırır içinde. İnsanlar bilmese de dünya sevgi üzerine kurulmuştur ve bir insan âşık olduğunda kalbine düşen o süveyda, suya damlatılan mürekkep gibi çözülür, yavaş yavaş büyür ve tüm benliğini kaplar. İşte insanın bedenine yayılan o kara lekeye, ‘Kara Sevda’ denir ve bu hastalığa tutulan ruh ve beden, savunmasız hale gelir. Odur ki sevgide azalma olduğunda bu leke küçülür, küçülür ve zamanla iyiden iyiye yok olur. Kara sevda, bu kara lekeden gelir ve Mecnunun körlüğü, kalbini kaplayan o kara süveydadan bilinir. Kalbindeki aşkımdan rengini alan bu siyah güllerin yalnızca bir matem çiçeği oluvermesi, ne acı değil mi? Oysaki senin ellerinden almayı dilediğim bu güllerin aşkımızın nişanesi, mutluluğumuzun mührü olmasını isterdim.”
Reklam
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir
SENİ ANLATMAK Benden seni anlatmamı istiyorlar Ne desem ki Ne denir ki Anlatmamı istiyorlar seni Anlayabileceklermiş gibi senin eşsizliğini Ben anlatamıyorum seni Ne zaman söze başlasam gözlerim doluyor Adını söyleyemiyor dilim 'O' diyorum düğümleniyor kelimeler boğazımda Kelimeler nefes aldırmıyor bana Nefesim oluyorsun bir anda İçime çekiyorum ismini İsminle birlikte seni O an dünya üzerimi örtüyor Siyah ötesi oluyor her şey ve her yer Yine o an yok oluyor herkes Sorular yok oluyor cevaplar da Şimdi benden seni anlatmamı istiyorlar Anlatamıyorum Anlat diyorlar ''O'' diyorum Kayboluyorlar!
Çok öskedim seni. Öskedim, bizim doğu dialektinde özledim demektir. Neyini, nereni, hangi halini desem ki? Sesini öskedim örneğin. Yüzünü, şeytan çocuk gülüşünü, öfkeni, yeryüzünü ve kaskatı canımı ısıtan varlığını. Şükür varsın. Oturup “nasılsın” diye açabilir insan. Sevinebilir, övünebilir, ağlayabilir insan. Ne tuzsuz şeydi şu dünya be. Geldin, buldun, şenlendirdin, insan ettin beni. Yemeyip-içmeyip, yatmayıp-uyumayıp, seni anlatmalı bu yürek. Senden bir ricada bulunucam ama en iyisi şimdilik susmak. Mâdem sen sözünde durmadın ben de sürpriz yapıcam! Şaşırtıcam seni! Hem böylesi şeyler gevezeliğe gelmez, tadı kaçar sonra... Gene de ödeyemem. Böylesi daha güzel. Sana mahkûm kalmak güzel. Gözlerinden öperim. N’olur yaz.
Yıl 2034. Dünya harabeye dönmüş. İnsanlık neredeyse tamamen yok olmuş. Radyoaktivite yüzünden yıkılan kentler yaşanmaz hale gelmiş. Uygarlık bitmiş. İnsanlığın bir zamanlardaki yüceliğine ilişkin anılar artık masallar ve söylencelerle yayılıyor. Bir zamanların üzerinden yirmi yılı aşkın bir zaman geçti. İnsanlar yeryüzü üzerindeki egemenliklerini şimdi başka türlere terk etti. Bu yeni dünyanın yaşamına daha iyi uyum sağlayan radyoaktif yaratıklara... İnsanlığın çağı sona erdi.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.