Aziz Nesin
"Altı ay kaçak olarak yaşamıştım İstanbul'da. Bir evin alt katında kiracıydım. Üst kattaki ev sahibi kim olduğumu bilmiyordu. Ali Karcı, haftada bir gün bana para ve yiyecek getirirdi. İki hafta gelmedi, görünmedi. Üç gün o evde aç kaldım. Dördüncü gün, üst kattakilerin çöp tenekesine attığı pırasa kabuklarını yedim. Ve o günlerde dostum olması gerekenler, hatta arkadaşım görünenler benim polis, ajan, hain olduğumu söylüyor ve yayıyorlardı. Açlıktan çöp tenekesindeki pırasa kabuklarını yemek zorunda kalmış bir insan, elbet kazandığının değerini bilir ve ziyan olmasını istemez. Şükrediyorum, iyi ki o günleri yaşadım. İnsan olmak kolay değil, hele bu toplumda namuslu kalabilmek..."
Sayfa 16 - Milliyet Yayınları
Kitap okumak ta… Nasıl olsun?
Kendini okuyamayan da ne hayatı ne de insanı okuyabilir. Kitaplar bu bağlamda insanın ruhunu ve yüreğini besleyen kadim azıklardır. Insan nasıl yemek yiyerek bedenini besliyorsa kitaplarla da ruhunu ve yüreğini besler. Bu sebeple yediklerimize nasıl dikkat ediyorsak okuduklarımıza da aynı dikkati ve özenigöstermek zorundayız. Bir romantik Alman
Ahmet edip başaran/rüzgar külü
Reklam
Dürüst kalabilmek ne büyük meziyet.
Kendisini en güçlü entrikacılarla eşit kılan ve nadir rastlanan entrika dehasına rağmen dürüst bir insan olarak kalmıştı.
niye bu kadar güzel bu kitap
Gençken, en su katılmamış kayıtsızlıklar, en sinik öküzlükler için bile, özürler icat etmeyi başarırız, yok tutkulu kapristi ya da kimbilir hangi acemi romantizmiydi diyerek. Ancak daha sonra, sırf iyi kötü 37°'de ayakta kalabilmek için dahi yaşam sizden, kurnazca hesap, zalimlik, kötülük olarak neler talep edebileceğini gayet açık biçimde ortaya koyduğunda, insan farkına varmaya başlıyor, her şeyi yerli yerine oturtuyor, bir geçmişin içerdiği tüm rezillikleri anlayabilmek için sağlam bir zemine gelmiş oluyor. Bunu başarmak için tek yapılacak şey insanın kendisini ve aslında ne tür bir süprüntüye dönüştüğünü titizlikle incelemesidir. Artık gizem de kalmadı, avanaklık da, bugüne kadar yaşamayı başarabilen, bunu yapabildiğine göre nasıl olsa tüm şiirini de tüketmiştir. Sıfıra sıfır elde var sıfır, işte yaşam
Sayfa 223
"Narsisizmleri bu derece yoğun olmayan normal kişilerde bile yok edilmesi hemen hemen olanaksız narsisist bir öz kalır. Durum böyle olduğuna göre cinsellikle yaşama içgüdüsü gibi narsisist tutkunun da önemli bir biyolojik işlevi bulunup bulunmadığını sormak gerekir. Bu soru bir kez sorulduktan sonra yanıtı kolaylıkla bulunur. Bedensel gereksinmeleri, ilgileri, arzuları yoğun bir enerjiyle yüklenmiş olmasa birey nasıl canlı kalabilir? Biyolojik olarak, yaşama içgüdüsü açısından insan, başkasına verdiğinden çok daha büyük bir önem vermek zorundadır kendisine. Bunu yapmasa, başkalarına karşı kendisini savunmak, yaşamını sürdürmek amacıyla çalışmak, canlı kalabilmek amacıyla savaşmak, savunduğu şeylerde başkalarına karşı ayak diremek için gerekli enerji ve ilgiyi nasıl bulurdu? Narsisizmi olmasa bir ermiş olup çıkardı insan oysa yaşamını sürdürebilen ermişlerin sayısı pek de çok değildir. Ruhsal bakımdan en çok özlenen durum -narsisizmden kurtulma durumu- yaşamını sürdürmek açısından en tehlikeli durum olurdu. Doğanın düzeni açısından bakacak olursak doğa, insanı yaşamını sürdürebilmek için gerekli en büyük ölçüde narsisizmle donatmıştır."
e.e.cummings’in sözü;
seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!...
Reklam
490 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.