Mevlânâ Celaleddin Rumi'nin Kişilik Çözümlemesi
Erich Fromm Önsözü Bizler insan ırkının nükleer savaş sonucu maddeten yok olmakla tehdit edildiği ve insan bireyinin, kendisine diğer insanlara, tabiata ve emeğine gittikçe yabancılaştığı bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın bütün ülkelerindeki insanların, hümanizmin 1 ilkelerinin yeniden tasdiki ile bu tehditlere karşı tepkide bulunmalannda hayret
Sayfa 11 - OttoKitabı okudu
Akıl diyor ki: 1) Görünümünü ortaya çıkaran maddenin bütün biçimleriyle uzam sonsuzdur ve başka türlü düşünülmesi olanaksızdı. 2) Zaman bir an olsun durmadan sürüp giden sonsuz bir harekettir ve başka türlü düşünülmesi olanaksızdır. 3) Nedenler ile sonuçlar arasındaki bağın başlangıcı yoktur, sonu da olamaz! Bilinç diyor ki: 1) Ben tek başınayım ve yalnız ben varım; böyle olunca uzamı ben belirtiyorum. 2) Akıp giden zamanı, içinde yaşadığımı kavradığım şimdiki zamanın hareketsiz bir anıyla ölçen benim; böyle olunca ben zamanın dışındayım. 3) Ben 'neden'lerin dışındayım, çünkü kendi yaşamımın her olayının bir nedeni olduğunu duyumsuyorum. Akıl, zorunluluğun yasalarını belirtir. Bilinçse özgürlüğün özünü ortaya koyar. Hiçbir sınırı olmayan zorunluluksa, üç boyutuyla insan aklıdır. Özgürlük incelenen şeydir. Zorunluluk inceleyendir. Özgürlük içeriktir. Zorunluluk biçimdir. Ancak içerik ve biçim ilişkileri içinde bulunan iki bilgi kaynağını birbirinden ayıracaktır ki birbirini iten ve kavranılması olanaksız saltık bir özgürlük ve saltık bir zorunluluk kavramı elde edilir. İnsan yaşamının apaçık bir görünümü ancak bunları birleştirince ortaya çıkar. İçerik ile biçim gibi birleşerek birbirini belirleyen kavramlar olmadan yaşam anlaşılamaz.
Reklam
Varoluşun Gayesi 1
İnsan vücudundaki en küçük atom parçacığından tutun, galaksiler ve hålen bu engin evrende keşfedilmeye devam eden her şey, evrenin tesadüf sonucunda meydana gelmediğini gösterdiği gibi varoluşunun ardında da bir gayenin mevcudiyetine ve boşuna yaratılmadığına işaret eder. Evrenin boşuna yaratılmadığını söyleyerek bir gayenin bulunduğunu ispat
Mahkemede, suçlu sandalyesinde, bilerek ya da işledikleri suçları bilmek zahmetine katlanacak kadar dahi düşünmediklerinden bilmeyerek, eziyet eden, hor gören, aşağılayan, ihmal eden, aldırmayan, unutan, kötüleyen, alay eden, ıstırabı paylaşamayan, insanlar arasına duvarlar çeken, küçümseyen, çaresiz bırakan, yalnız bırakan, terkeden, baskı yapan,
Sayfa 223Kitabı okudu
Fazla İyi Kızlar Mutlaka Okuyun.
Bir erkek sizinle ilk tanıştığında anlaşılması gerek bir şey vardır -erkeklerin çoğu kadını ilk etapta bir seks objesi olarak görür. Bu, erkeklerin hiç âşık olmadığı anlamına gelmiyor çünkü onlar da âşık oluyorlar. Ama bu erkekler için daha sonra oluyor. Evli minivana sahip hamağında yeni doğmuş bebeği ile sallanan bir erkek bile görseniz
Ahlakı, mantık sayısı üzerine kurma iddiası filozofların ve bilim adamlarının kafalarından doğmuştur. Çünkü bu insanlar, nazari meselelerde mantık önünde eğilmeye alışmışlar, bu alışkanlıklarından ötürü de bütün insanlık için mantık, “her konuda mutlak otoritedir” fikrine sürüklenmişlerdir. Gerçekten bilim adamı, eşyanın mantığına uygun hareket etmek zorundadır; bunu yapmadığı sürece başarıya ulaşamaz. Diyelim, kurmuş olduğu varsayımı, olaylar doğrulamıyorsa bu varsayımdan vazgeçmek zorundadır. Kaldı ki hayatın bu konuda keyfîliğe tahammülü yoktur. Bu sahada atılacak yanlış bir adım, hayatımızı doğrudan doğruya etkiler; daha önce de değindiğimiz gibi, yanlış varsayımlardan hareket edilerek yapılmış bir bina çöker, uçak düşer, köprü yıkılır. Fakat biz buna dayanarak, hareketlerimize her zaman mantık koyma sonucunu çıkaramayız. Yani ahlaki sahada düşüncenin nazari faaliyetine saygı gösterebilir, onu beğenir, takdir edebiliriz; fakat bütün bunlar, egoizmle ihtirası susturmak için yeterli değildir. İşte filozofların yanıldığı nokta da burasıdır.
Sayfa 40 - İz Yayıncılık
Reklam
1.000 öğeden 561 ile 570 arasındakiler gösteriliyor.