Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Harici düşüncesinin katı dini yorumu ve Haricilerin tutum ve davranışlarının arkasında, çöldeki sosyal hayatın, kabile taassubunun ve bedevi psikolojisinin kuvvetli etkilerini bulmak hiç de zor değildir.
ekonomi, işletme gibi alanlardaki ve teknik bilimlerdeki eğitim fırsatları, modern Suudi Arabistan'da kişilere daha fazla gelir vadettiğinden, dini eğitimin popülerliği tedrici olarak azalmış, böylece ulemanın toplumdaki statüsü düşmeye başlamıştır.
Reklam
"Pasif bir tahammül, Bedevinin, kendisini içinde bulduğu durumu değiştirecek her teşebbüse tercih edeceği bir tutumdur. " | Hitti
Vehhabilik İslâm âleminde koskoca bir fırkadır. Adamlar kendileri gibi inanmıyanlara kolayca müşrik ve kafir damgasını yapıştırıveriyorlar. «Yâ Resülallah!» diyen, kabristana gidip de ölülere dua eden kimseleri dinden çıkmış olarak görüyorlar da, kendileri hergün krallarına «Yâ Celalet el-Melik el-Muazzam!... diye hitab etmekte beis görmüyorlar... Vehhabilik nedir? Lehinde aleyhinde bir sürü lâf ediliyor... Ama ortada Vehhabiliği ilmi metodlara göre anlatan, tahlil eden eser yoktur. Sadece birkaç avâmi reddiye vardır. Ulema geçinenlerimiz kış uykusuna mı yattılar?
Sayfa 89 - Bedir
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Geçmişten Günümüze Kabe’nin İşgali, Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara’nın 2015 yılında Rağbet Yayınlarından basılan 184 sayfadan oluşan bir kitaptır. Kitap sayfa sayısı az olmasına rağmen muhtevasındaki bilgi baz alındığında oldukça kapsamlı bir kitaptır. Kitap, İslam öncesi dönemden 1979 yılında yaşanan son baskına kadar olan süreçteki Kabe’nin
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgali
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgaliMehmet Ali Büyükkara · Rağbet Yayınları · 201535 okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Müslümanım diyen açıp okusun:)
Bismillahirrahmanirrahim
İngiliz Câsûsunun İ'tirâfları ve İngilizlerin İslam Düşmanlığı
İngiliz Câsûsunun İ'tirâfları ve İngilizlerin İslam Düşmanlığı
ismi çok ilgimi çekmekle beraber sıkıcı olduğunu düşündüğüm bir eserdi.Kitabı okuyunca tam tersi bir durum olduğunu tecrübe ettim.Kitap İngiliz câsusu Hempher'in İslam dünyasına haince sızıp ,İslamiyeti parçalamak ve vehhabilik mezhebini hâin planlarla nasıl ortaya çıkardığını anlatıyor. Kitap üç bölümden
İngiliz Câsûsunun İ'tirâfları ve İngilizlerin İslam Düşmanlığı
İngiliz Câsûsunun İ'tirâfları ve İngilizlerin İslam DüşmanlığıM. Sıddık Gümüş · Hakikat Kitabevi · 20092,034 okunma
Reklam
“Suriye'de Hıristiyanlık/Müslümanlık, Filistin'de Araplık/Yahudilik, Hicaz'da Şeriflik/Vehhabilik meseleleri, bizzat Türk/Arap meselesinden daha azılı idi. Nitekim biz çıktık; nifak, bütün Akdeniz, Kızıldeniz ve çöller boyunca yanıp durmaktadır..."
Nitekim Vehhabi diye adlandırılanlar: «-Biz itikadda selef, amelde Hanbeli mezhebindeniz. Esasen Ahmed b. Hanbel, itikad hususunda selefin nasçı, yani Eseriye kolunu temsil eder: Onun, amelde de yolu budur Bu sebeple, biz, itikadda ve amelde Hanbeli'yiz; Vehhabilik diye bir şey yoktur Abdül-Vahhab, ilmen ve filen bu mezhebin yenileyicisi ve şeyhülislamıdır» derler. Ancak bunlar; çıkışlarında, kendilerini hakiki muvahhid, diğer Müslümanları ise adeta müşrik sayarak çok sert ve katı bir anlayışla hareket etmişler; feci bir aşırılığa vararak, İslam camiası arasında köklü ve berbat bir fitne uyandırmışlardır."
Filibeli Ahmed Hilmi a.g.e. .. sh:247 vd. (Ziya Nur notundan)
Vehhabilik
Vehhâbilik, Harran'da 1263 yılında doğmuş bulunan İbn-i Teymiye'nin fikirlerini esas ittihaz eden Muhammed b. Abdülvehhab (1703-1787) tarafından başlatılmış olan bir yarı dinî, yarı siyasî harekettir. "Yarı dinî, yarı siyasí" dememizin sebebi, Suud Ailesi'nin Vehhâbîliği benimseyerek onu Osmanlı'dan kopmak için fikrî bir bahâne olarak kullanmış bulunmasıdır. Bazılar Vehhabîliği bir mezhep kabul ettiği hâlde, biz "hareket" diyoruz. Çünkü Vehhabîlik'te ictihad gerektiren her meseleye dâir bir görüş mevcut değildir. Onlar daha ziyâde "bid'at karşıtı" olarak bilinirler. Hâlbuki bid'atler "bid'at-ı hasene" ve "bid'at-ı kabîha" olarak ikiye ayrılır. Bidat-ı hasenenin, (minâre ve tespih gibi) sünnetin mazmûnunda mevcud olduğu kabul edilir. Suud Devleti'nin kurucusu Abdülvehhab'ın eniştesi idi. Suud Ailesi, Abdülvehhab gibi Arabistan'ın Necid Bölgesi'nde yaşıyordu. Burası ulaşımı güç, göz önünde olmayan bedevîlerle meskûn bir yerdi.
Vehhabiler için mezar ve türbe ziyareti, evliyalar kültürü, şefaat kavramı tamamen küfürdür. Peygamberin dahi mezarına gidilip dua edilemez ve kendisinden şefaat istenemez. Mezarlıkların ziyareti yine Vehhabilik için küfür sebebidir. Mezarlıklar yıkılmalıdır.
Reklam
Vehhâbîler insanların bir şeyhe bağlanmadan hakikate ulaşamayacakları iddiası sebebi ile tasavvufu da büyük eleştirilere tâbi tutmuştur. Onlara göre tarikat, başkalarını istismar etmek için bir vasıta ve mürşidin kendine çıkar sağlamak için girdiği bir yoldur. Bazı tarikatlarda uygulanan ateşe girme, şiş saplama gibi ritüeller şirktir. Tasavvufun İslam dışı kabul edilmesinin başlıca nedeni tasavvufun gereklerinden olan birçok ritüelin Vehhabîlik tarafından şiddetle reddedilmesidir. Üçlere, Yedilere, Kırklara inanmak, velîlerin ve zâ- hid kimselerin manevî güçlere sahip olduklarına inanmak, Delâilü'l-Hayrât okumak, rabıta yapmak gibi hususlar Vehhâbîler açısından kabul edilemez davranışlardır. Bu sebeple Vehhâbîler siyasî iktidarı ellerinde bulundurdukları dönemlerde ülkelerindeki bütün tarikat şeyhlerini ve tasavvuf erbabını uzaklaştırmışlardır.
Sayfa 369 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Bu dönemin Necd dışında gelişen ilk önemli hadisesi , Vehhabi kuvvetlerinin 13 Mayıs 1802 de Kerbela'ya düzenledikleri baskındır. Gadir-i Hum kutlama törenlerine rast getirilen bu baskında iki binden fazla Şii'nin öldürüldüğü bildirilmektedir . Abdülazizin oğlu Suud liderliğindeki Vehhabiler , Hz. Hüseyin'in türbesi içindeki altın ve gümüş süsleme ve eşyaları alarak Dir'iye'ye geri döndüler. Bu baskının peşinden Vehhabiler Suriye'ye yöneldiler. Şam kısa süre de olsa bir dönem Vehhabi işgali altında kaldı.
Muhammed b. Abdülvehhâbın Suudiler ile olan ittifakı, babasının yerine geçen Abdülaziz b. Muhammedin döneminde de devam etti . Cihat ismi verilen askeri operasyonlarda ele geçirilen ganimetlerin beşte birini kendine ayırması , geri kalanını ise muharipler arasında paylaştırması , Abdülaziz'in faaliyetlerini çekici hale getirdi .
Sayfa 48 - Hüseyin b. Gannâm -Târihu NecdKitabı okuyor
Şeriat nedir?
Şeriat siyasi parti değildir. Şeriat felsefe, ideoloji değildir. Şeriat İran ya da Mısır ya da Şiilik değildir! Şeriat Suudi Arabistan ya da Vehhabilik, İşid ya da El Kaide değildir! Şeriat Kur'an'dır, Sünnettir! Hz. Peygamber'in (sav) örnek hayatıdır. Kısacası Şeriat İslâmdır.
Türk düşmanlığı
Biz harp devam ettiği kadar hiçbir vergi almadık, bilakis Hayran'ı altın ve nişana boğduk. Halep'ten Aden'e kadar süren o koca memlekette bir Arap meselesi vardı zannetmeyiniz. Arap meselesi denen şey Türk düşmanlığı hissi idi. Bu hissi ortadan kaldırınız: Suriye ve Arabistan meselesi, Arapsaçına döner, karmakarışıklığın içinden çıkamazsınız. Müslüman Araplar arasında bir Arap halifeliği hükümeti peşinde olanlar vardı. Hristiyanlar ise, daha fazla Türk düşmanı iken, en iyi idare Osmanlı idaresi olduğu fikrinde idiler. Çünkü kendilerini imtiyazlandıran Osmanlı idaresi kalkarsa, Müslüman Arapların tahakkümü tehlikesi vardır. Sonra yabancı bir idare iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur. Türkler ise piyasa ve pazarlarda yerlilerin rakipleri değildirler. İşte bir Fransız vesikası: "... Maruni Patriği de bilir ki eğer Fransızlar gelecek olurlarsa, haksız imtiyazları elinden alacaktır. Patriğin arzusu Fransız himayesinde, fakat Osmanlı idaresinde yaşamaktır." Suriye'de Hristiyanlık, Müslümanlık; Filistin'de Araplık, Yahudilik; Hicaz'da şeriflik, Vehhabilik meseleleri, bizzat Türk-Arap meselesinden daha azılı idi. Nitekim biz çıktık; nifak, bütün Akdeniz, Kırmızı Deniz ve çöller boyunca yanıp durmaktadır.
Sayfa 52 - Pozitif Yayınevi, Aralık 2023Kitabı okuyor
454 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.