Onun yüzüne bakmak ve sesini duymak yaşadığımı hissediyordum.
Güzel miydi?
Evet, güzel olmasına güzeldi ama bu o kadar önemsiz bir ayrıntıydı ki benim için.
Başına bir şey gelse, yüzü değişse, hatta çirkinleşse bile ona olan duygularım değişmezdi.
Güzellikten çok daha farklı bir şeydi beni ona vurgun kılan.
Anlatılamaz, dile söze gelmez bir şey ;bir hava, bir tavır ,sesindeki ince bir kırılma, dudaklarının kıyısındaki hafif bir gölgelenme,gülerken çenesinde oluşan küçük çukur.
Bunların hepsi, hepsi çok güzel şeylerdi.
Daha da önemlisi ruh ikiziydik.
Ömür boyu içinden çıkılmayan ,her anın lezzetiyle dolup taşan bir sığınaktı, birbirimizde bulduğumuz....
Merhaba. Türkiye türkçesinde yazacağım, çünkü kütüphaneciler tarafından da anlaşılır olmak istiyorum. Burada olduğum 2 buçuk yılda bir çok kitabı kütüphaneye ekleme isteğinde bulundum. Ve teşekkür ederim, İSBN kodu verdiğim gibi çözüme ulaştı. Ve zaman zaman yazarlar kısmında takılıp durduğum oldu. Benim bildiğim hani uygulama Türk uygulaması ya, hani Türkiye türkçesinde yazar isimleri orijinaline sadık kalınarak kaydediliyor ya, buna okuduğum bir çok kitapta da rasladım. Peki anlamadığım, neden Azerbaycan yazarlarının büyük çoğunluğunun ismi çevirilmiş hatta evrilmiş olarak eklenmiş? Bunun hatası yazarı uygulamaya ekleten kişilerde de olabilir, ekleyen kütüphanecilerde de. Neden iletide buna değiniyorum? Çünkü bir çok kütüphaneciye bu konuda istekte bulundum, cevap olarak moderatörlerin bu konudaki tutumu: "Açıklama kısmında tam adı var." Benim anlamadığım, bir insanın kaç ismi olur? Heleki bu, bir ülkenin yazarına aitse? Dikkatinizi çekmek isterim ki, alıntıları paylaştığımızda, okuma kayıtlarında tam adı değil, kayda geçirilen ismiyle görünüyor okurlara. Ve çok az okur açıklamaları okuyor. Lütfen, Azerbaycan yazarları isimleri konusunda daha dikkatli olalım. Ve yanlış eklenen yazar isimleri düzeltilsin.
Bir ülkenin değeri onun söz ve sanatıyla, yazarıyla da bilinir. Saygı ve sevgi rica ediyorum.
Çingiz Abdullayev #Edit: Çözümlendi✅Umarım diğerleri de çözüme ulaşır en kısa zamanda.
"Sevip de ne bulduk? İçip de ne olduk, severken isyankar, içerken sarhoş olduk. Aşk dedik, sevda dedik sevilmeden şefkat bekledik. Vurgun yedik, isyan ettik, hayatı kendimize zehir ettik ve sonunda anladık ki biz ne ettiysek kendimize ettik. Çünkü biz yalansız sevdik ve hep kaybettik..."