Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dinî inançlarda «ulûhiyet» konusundaki araştırmaları ile tanınan W. Schmidt, Türklerin daha Asya Hunları çağında tek tanrılık'a doğru gelişmiş yüksek bir dine sahip oldukları kanaatine varmıştır. Ona göre, Gök-Tanrı yalnız kendisine itaat edilmesi gereken, koruyucu bir kudret olduğu halde, diğer kutsal varlıklar (güneş, ay, yıldızlar, atalar
Sayfa 62 - Kültür Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Türkler ve At
... W. Schmidt de araştırmalarında aynı neticeye varmıştır: "Orta Asya'da oturan ve çok eski bir zamanda avcılık hayatından hayvanları ehlîleştirmeğe geçen ilk kavim Türkler olmuştur. At Türkler tarafından ehlîleştirilmiştir ve Türkler ata binen ilk insanlar olarak görünmektedir."
Reklam
Hunlarda meclis
Mo-tun'un ilk tanhuluk yılında komşu Tung-hularla siyasi ilişkiler meselesinin böyle bir mecliste (Toyda) mı, yoksa daha küçük çaptaki nazırlar toplantısında (bakanlar kurulu) mı konuşulduğu kesin değilse de, M.Ö. 55'de, Tanhu Ho-han-yeh ile kardeşi Çi-çi taraftarları arasında şiddetli münakaşalara yol açan ve Hun birliğinin bölünmesi ile sonuçlanan görüşmelerin, ve Güney-Hunları ordusunu (başkentini) Orhun bölgesine nakletmek hususundaki müzakerelerin (M.Ö. 43) bu mecliste cereyan ettiği şüphesizdir (bk. yk. Asya Hunları, Kültür: ilde İstiklal). Hun devletindeki bu meclis, taşıdığı büyük ehemmiyet, kuruluş tarzı ve idari-siyasi fonksiyonundan dolayı Fr. Hirth, De Groot, L. Wieger, W. Schmidt, B. Szasz vb ... gibi araştırıcılar tarafından "Devlet meclisi" veya "Millet meclisi" ( =rat, reichstag, nemzetgyüles, orszagtanacs) olarak tavsif edilmiştir.
Sayfa 250 - Ötüken Yay.Kitabı okudu
W. Schmidt de araştırmalarında aynı neticeye varmıştır: "Orta Asya'da oturan ve çok eski bir zamanda avcılık hayatından hayvanları ehlileştirmeğe geçen ilk kavim Türkler olmuştur. At Türkler tarafından ehlileştirilmiştir ve Türkler ata binmeyi ilk insanlar olarak görünmektedir.
Sayfa 212 - Ötüken Yay.Kitabı okudu
Klaus Schmidt'in önsözünden:
W. Luckert bu kitapta din ve etnografya alanlarında yürüttüğü araştırmalan temel alan özgün şahsi yorumu­nu sunmaktadır. Göbekli Tepe'deki T şeklindeki dikilitaş­lann (T-Pfeiler) anlamı konusundaki düşüncelerini tereddütsüz (nicht durchgöngig) paylaşamadığımı gizlemeyeceğim. Ancak bu Önsöz'de böyle noktalar "dar görüşlü esnaf" bakış açısıyla yo­rumlanmayacak (soll rıicht mit Krömerseele geurteilt werden), bir bütün olarak sonuç üzerinde etkili olmayacak ayrıntılar tek tek incelenmeyecektir. Yazarın bu esere birkaç satırlık bir girişle katkıda bulunma davetini memnuniyetle kabul ettim.
" Çağımızın en yetkin dinler tarihi uzmanlarından olan Mircea Éliade " roman " dediği Totem ve Tabu'nun tezlerinin daha Freud hayatta iken W.H.Rivers , A.L.Krober, B. Malinowski ve W.Schmidt gibi etnologlar tarafından reddedilmesine, dinin başlangıcında totemizmin olmadığının belirlenmesine rağmen Batılı entelektüeller arasında kabul bulmasını hayretle karşılar ."
Sayfa 85 - İz Yayıncılık,4. Baskı , 2012Kitabı okudu
Reklam
2. SANAT VE TARİH
Her dinin başlangıçta saf ve basit olduğuna, tatbik edilme sürecinde deforme edildiğine dair kanıtlar vardır (Tek tanrıcılığın en eski din olduğunu savunan kuram (premonoteizm)). | Bu sonuçlar, Andrew Lang, W. W. Schmidt, Conrad Presuss, Coppers ve diğer bilim insanlarının araştırmalarına dayanmaktadır.
Sayfa 225 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Atın binek hayvanı olarak kullanılmasını, dünya tarihinde pek mühim, ve tarıma bağlı hayvancılığın çok üstünde bir kültür merhalesi olarak belirten F. Flor'a göre", hayvan terbiyesinde önce ren geyiği (Samoyedler tarafından), sonra Türklerin ataları tarafından at ehlileştirilerek insanlık hizmetine sokulmuştur. W. Schmidt de araştırmalarında aynı neticeye varmıştır: "Orta Asya'da oturan ve çok eski bir zamanda avcılık hayatından hayvanları ehlileştirmeğe geçen ilk kavim Türkler olmuştur. At Türkler tarafından ehlileştirilmiştir ve Türkler ata binen ilk insanlar olarak görünmektedir"
Sayfa 212Kitabı okudu
M.Ö 10. bin yılın sonlarıyla 9. bin yılda Bereketli Hilal'de Arkeolog Gordon Childe tarafından Neolitik Devrim olarak adlandırılan bir dönüşüm yaşandı. Bu dönüşüm avcı ve toplayıcı insanların zaman içinde çiftçilere dönüşmesini sağladı. Bu devrimin kapsamı bitki ve hayvanların evcilleştirilmesinden ibaret değildi. Bu dönemde mimarlık ve taş ve kemikten alet yapımı gibi yenilikler yaşandı. Sembolik sanatsal tasvirler yapılmaya başlandı. Bu noktada 'kültür paketi' oluştu ve bu pakete sahip olmak, sahip olmayanlara göre üstün sayılmanın teminatını oluşturdu. (Klaus Schmidt)
Adem ve Havva ?
Burjuva bilginleri, insanın ortaya çıkışının daha başlarında doğaüstü güçlere inandığını ve Yüce Bir Varlık’a yani Tanrı’ya saygı gösterip onu kutsal saydığını ileri sürerler. Avusturyalı papaz ve etnograf P. W. Schmidt ve çırakları promonothéisme kuramını, yani tek Tanrı’ya ilkel inanç kuramını savunurlar ve bu inançta, ilkel insanın ruhuna kutsal birlik düşüncesini esinlendirmiş olan Tanrı’nın varlığının kanıtını görmek isterler. Oysa, bu kuram, insan psikolojisinin evrimiyle ilgili olarak bilinen her şeyle çelişmektedir. Birey, dünyanın açıklamasını tasarlamak yerine günlük besinini elde etmekle uğraştığı, bütün vaktini bu işe harcadığı için, insanın ilk düşünceleri ancak iş yöntemlerine bağlıydı. Ayrıca, beynin ağır gelişiminin bu denli soyut kavramları kavramasına engel olacağını da dikkate bile almıyoruz. O insanın, dinsel inançları, kendi kişiliğine ilişkin, çevresindeki doğaya ilişkin tuhaf düşünceleri yoktu. Fosil insanın, hiç değilse Pithécanthrope ve Sinanthrope’un dinsizliğinden söz edebiliriz.
Reklam
Burjuva bilginleri, insanın ortaya çıkışının daha başlarında doğaüstü güçlere inandığını ve Yüce Bir Varlık’a yani Tanrı’ya saygı gösterip onu kutsal saydığını ileri sürerler. Avusturyalı papaz ve etnograf P. W. Schmidt ve çırakları promonothéisme kuramını, yani tek Tanrı’ya ilkel inanç kuramını savunurlar ve bu inançta, ilkel insanın ruhuna kutsal birlik düşüncesini esinlendirmiş olan Tanrı’nın varlığının kanıtını görmek isterler. Oysa, bu kuram, insan psikolojisinin evrimiyle ilgili olarak bilinen her şeyle çelişmektedir. Birey, dünyanın açıklamasını tasarlamak yerine günlük besinini elde etmekle uğraştığı, bütün vaktini bu işe harcadığı için, insanın ilk düşünceleri ancak iş yöntemlerine bağlıydı. Ayrıca, beynin ağır gelişiminin bu denli soyut kavramları kavramasına engel olacağını da dikkate bile almıyoruz. O insanın, dinsel inançları, kendi kişiliğine ilişkin, çevresindeki doğaya ilişkin tuhaf düşünceleri yoktu. Fosil insanın, hiç değilse Pithécanthrope ve Sinanthrope’un dinsizliğinden söz edebiliriz.
Çağımızın en yetkin dinler tarihi uzmanlarından olan Mircea Éliade “roman” dediği Totem ve Tabu’nun tezlerinin daha Freud hayatta iken W. H. Rivers, A.L. Krober, B. Malinowski ve W. Schmidt gibi etnologlar tarafından reddedilmesine, dinin başlangıcında totemizmin olmadığının belirlenmesine rağmen Batl› entellektüeller arasında kabul bulmasını hayretle karşılar. Eliade’ye göre bunun ancak bir tek sebebi olabilir. O da Freud’un kurdu¤u psikanalizin eski psikologlara üstünlük sağlamasıyla Freud’un yazdığı veya savunduğu her şeyi kabullenmenin entellektüeller arasında kültürel bir moda haline gelmesidir. Bu modasayesinde Freud’un en temelsiz fikirleri bile sanki ispatlan-mış teoriler gibi kabul görmüştür.
Sayfa 86 - İZ YAYINCILIK
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.