Bazı kitaplar vardır, kitabın ana karakteri öylesine baskın bir karakterdir ki, konu artık ikinci planda kalır ve kitabı bırakıp karakteri anlatmaya başlarsınız. Çünkü o karakteri anlamak demek, o kitabı anlamakla eş değerdir. Tıpkı Albert Camus'nün Yabancı kitabındaki Meursault gibi...
Açıkçası ben karakterin ön plana çıktığı kitapları çok
Bugün biri çıkıp 'sizce dünyada enerji problemi var mı?' diye bir soru sorsa şu cevabı verirdim: 'Evet bayım, kesinlikle dünyada bir negatif enerji problemi var!' Ve daha da kötüsü, bu enerji problemini ortadan kaldıracak elimizde ne bir pozitif enerji santralimiz var, ne de yeraltı rezervlerimiz... Orta Doğu ve Arap Yarımadası dahi bu konuda
Karakteri az -hatta bir iki taneyle sınırlı olan- ve daha çok anlatı formatında olan, psikolojik tahlilleri fazla olup teması varoluş sancısı, bireyin yabancılaşması üzerine olan roman veya hikayeler en sevdiğim kitaplardır. Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk da bu özelliklere uyan, epey beğendiğim bir eser oldu.
Romanın kahramanı Gerhard Walrich,