Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

salihanur

Kimdi, neydi, Martin asla öğrenemedi. Geçmişi olmayan; geleceği önündeki mezardan, bugünüyse içindeki canhıraş hayat ateşinden ibaret bir adamdı.
Sayfa 335Kitabı okudu
Reklam
Fakat fırtına veya bunaltıcı sıcak kadar,havanın durgunluğu da insanı rahatsız edebilir; aynı şekilde ılımlı bir mutluluk da talihsizlik kadar kışkırtıcı olabilir.
Hani bir idam mahkumu, ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: ‘Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış bir vaziyette yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse, o şekilde yaşamak, şu anda bir saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir?’ Yeter ki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“...Bütün fiziksel ya da zihinsel sıra dışılıklarda bir ölümcüldük vardır. Tarih boyunca, kralların sendeleyen adımlarını takip eden türden bir uğursuzluk bu. Bir insanın hemcinslerinden farklı olmaması daha iyidir. Çirkinler ve aptallar bu dünyada en iyisine sahiptir. Yerlerinde rahatça oturur ve oyunu seyrederler. Zaferin tadını bilmiyorlarsa bile en azından yenilginin acısından da korunmuşlardır. Yaşamamış gerektiği gibi yaşarlar; rahatsız edilmeden, şuradan, gürültüsüz. Ne başkalarına zarar verirler ne de başkalarından zarar görürler. Senin makam ve zenginliğin Harry, benim zekâm ve sanatım -değeri her ne ise; Dorian Gray’in güzel bakışları- hepimiz tanrıların bize verdiklerinin bedelini ödeyeceğiz, korkunç acı.”
Fakat güzellik, gerçek güzellik, entellektüel ifadenin başladığı yerde biter.
Reklam
Bana her şeyi bağışlayan güzel Tanrım, niçin verdiklerinin yarısını geri alıp bana özgüven ve yeterlilik duygusu vermedin ki?
Ah! içime dokunan, dünyanın nadir ama büyük felaketleri, köylerimizi silip süpüren seller, kentlerimizi yutan depremler değil; yüreğimi sarsan, doğanım içinde kaldığı evrende yer alan yok edici güç; komşunu ve kendisini yok etmeyen hiçbir şeyi var etmez doğa. Bu nedenle korku içinde başım dönüyor. Yer ve gök, ve onların etrafında faaliyet içinde olan güçler: gördüğüm, sonsuza kadar önüne geleni yutup geviş getiren bir canavardan başka bir şey değil.
Of, of, şu sıkışmış yüreğime hava aldırmak için bıçağı yüz kere elime aldım. Safkan atların bir türünden bahsederler, aşırı koşturulmaktan korkunç kızışan atlar, ferahlamak için içgüdüsel olarak bir damarlarını ısırırlarmış. Sık sık ben de kendimi böyle hissediyorum, beni sonsuz özgürlüğe kavuşturacak bir damarımı kessem diyorum.
O griler familyası, kendilerinden başka insanların, ister kırmızı, ister mavi, isterse yeşil olsun, griden başka bir renkte olduğunu düşündükleri an bile dayanılmaz bir aşağılık kompleksine kapılırlar.
Reklam
“Tell me the name of the shadow that is always hanging over you. I can become a shadow. I could fight it for you.”
Sayfa 357Kitabı okudu