Bundan böyle ben de, başka türlü ta nımlamadığım takdirde, "kalıp, kalıplaşmış ve kalıplaşan" terim leriyle şiir ve düzyazıda hemen hemen aynen tekrarlanan cümle cikleri veya deyişleri (örneğin atasözleri) kastediyor olacağım. İlerde de göreceğimiz gibi, bunların sözlü kültürlerdeki işlevi ya zı, matbaa ve hatta elektronik kültüründe üstlenebileceği i şlevden çok daha geniş kapsamlı ve canalıcıdır (krş. Adam Parry, 1971: xxxiii, not 1).
Sabahtan beri ağzına bir lokma girmemişti , sakat bacağıyla kilometrelerce yürümüştü , giysileri sırılsıklamdı ve açlığını gidermek için sadece yarım penisi vardı. Tüm bunlara rağmen jiletini kaybettiği için gülebiliyordu. Adama hayranlık duymamak elde değildi.
Ne görkemli şafaklar görmüşümdür, hükümdar
Gözleriyle dağlara koyar en şanlı süsü,
Altın yüzü öptükçe yemyeşil olur kırlar,
Soluk sulara yaldız kaplar kutsal büyüsü,
Ama birden bırakır – gökten inmiş yüzüne
Saldırsın diye hınzır bulutların yığını,
Sonra saklar yüzünü üzgün dünyadan yine,
Batıya kaçıp gizler kararan varlığını;
Sevgili güneşim de doğup ruhuma doldu
Bir sabah zaferlerle görkemlerle erkenden,
Ah, sonra gitti, ancak bir saat benim oldu,
Kara bulutlar onu yine gizledi benden.
Bu yüzden ona karşı sevgim kapılmaz hınca,
Yerdekiler solmaz mı gökte güneş solunca?
Sayfa 73 - İş - Çevirmen: Talat Sait HalmanKitabı okudu
"İnfaz gününü, ölüme mahkum olmuş bir adamın fiziki acılarını, yaşadığı manevi işkenceleri, tek birini bile atlamadan araştırmak, çözümlemek! Bu acımasızlık değil mi?" (xxxiii)
İlyada ile Odysseia gerçekçilikle örülmüş iki destandır. Canlandırdıkları çağları aydınlatmak için onlardan daha aydın bir belge bulunamaz. Gönül ister ki bilimin bu destanlarla el ele giden araştırmaları İlyada ve Odeyssya'nın kapladığı gerçeklik alanını bize büsbütün açıklayabilsin bir gün.
[6] Başkalarının ama özellikle de cahillerin verdiği ziyafetlerden uzak dur, katılmanın uygun olduğu bir durumda ise davranışlarının böyle adi insanların davranışlarına benzememesine dikkat et. Zira şundan emin ol ki eşlik ettiğin kişi kirliyse, sen ne kadar temiz olursan ol, ona yakın olduğunda onun kirini paylaşırsın.
Bu kutsal mı kutsal sudan, yeni yapraklara
bürünmüş taze bir fidan gibi canlanıp da,
arınmış olarak eski yerime vardığımda
çıkmaya hazırdım, artık yıldızlara.
Batı edebiyatının en güçlü lirik metinlerinden kabul edilen Dante’nin İlahi Komedya’sı (Cehennem-Araf-Cennet üçlemesi) geçtiğimiz günlerde aralıklarla okuduğum bir eserdi. Farklı birçok çevirisinin olduğunu bildiğim bu eserin en güncel olanını, Ayçin Kantoğlu-Everest Yayınları çevirisini tercih ettim. Sosyal medya hesaplarından da takip ettiğim