Şişhane’ye yağmur yağıyordu, insanı 1950’li yıllara götüren 7 öyküden oluşuyor, o dönemin tedavülden kalkmış sözcükleri insana nostaljik bir atmosferde hissettiriyor. Almanca, İngilizce, Ermenice, Fransızca, Farsça kelimelerin arada sırada kullanılması aslında o dönemin karmaşasını ortaya koyuyor. Farklı ırklardan insanların yaşadığı bir İstanbul tablosu çizilmiş özellikle ilk öykü olan Şişhane’ye yağmur yağıyordu da.
Haldun Taner modern hikayeciliğinin en önemli temsilcilerinden biri olarak bir atın ruhsal halinin tahlilinden tutun bir ineğin sağılmasının felsefesini bile size okutturacak kaleme sahip. Ne kadar kısa olsa da bazı hikayeleri zihinde genişliyor, Yeşilçam filmlerinin tadını veriyor insana. Eğer nostalji yaşamak istiyorsanız ve bunu yaparken zihninizi yormak istemiyorsanız okunacak bir kitap.