448 syf.
7/10 puan verdi
Kitapla ilgili tam bir karmaşa yaşıyorum aslında. Rahatça okunan bir anlatımı var ama ilk kitap olmasına rağmen son 150 sayfaya kadar ara kitap tadındaydı. Karissa'nın kişiliğine dair bir fikrim yok gibi ki kızın baskın bir kişiliği de yoktu. Kahraman bakış açısından okunan bir kitap için biraz çalkantılı bir durum. Zaman zaman zihni bomboş birinin içinde olmak gibiydi. Aralarındaki cinsellik, tümüyle değil -çünkü sonunda yazar ilintilendirme yapmış- ama bazı noktalarda fazla/gereksiz geldi. Daha fazla diyalog olmasını yeğlerdim. Beni kimi zaman rahatsız eden küçük ayrıntılar vardı. Birkaçını yazarın kitabın sonlarında Naz'ın ağzından ifade ettiği gibi Karissa'nın parçaları görüp birleştirmekten kaçınan bir kız olmasına bağlıyorum. Kitap için merak ve beklentim fazlasıyla yüksekti. İlk başta olumsuzları yansıtmam bundan olsa gerek. 2. kitap için yazarın aklında ne var bilemem tabii, dediğim gibi ara kitap tadındaydı yani bir nevi fırtına öncesi sessizlikle başlamış olabilir. Betimlemeleri güzeldi ve kitapta yazarın Naz'ın ismine yaptığı ince vurgular dahil sevdiğim küçük ayrıntılar vardı. Özellikle bitiş kısmı çok hoşuma gitti. Umarım bu kitabın sonunda yakalanan hava ikinci kitapta devam ettirilebilir.
Gözlerindeki Canavar
Gözlerindeki CanavarJ. M. Darhower · Yabancı Yayınları · 2015894 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Yine bir Tomris Uyar klasiği; belirli aynı olgular ile farklılaşan insanları değerlendirmek. Bu eserde de adından anlaşılacağı üzere bir yaz teması var. Ama bu eser diğerlerinden biraz farklı. Yaz mevsiminin teması ile insanın kendi iç dünyasına bakışını, geçmişe dönüşlerini anlatıyor. 1987 Sait Faik Öykü Ödülü'nü kazanmış bu eser, insanın iç dünyasına daha çok odaklanıyor. Kitabın her ne kadar başlarında "tozpembe yaz" teması varsa da sonlarındaki öykülere geçerken bu tema bir "iç hesaplaşma" oluyor. O çok beklenilen yaz mevsiminin insana artık sanıldığı gibi mutluluk değil, bir "tekdüzelik", bir yaz sıcağından değil de, iç sıkıntısından bunalma havası getirdiği anlatılıyor. İnsanın yalnızlık hastalığını çekmesi için illa ki yalnız kalması gerekmediğini, çevresindeki insanların soğukluğu dolayısıyla da bu hastalığı çekebileceğini ve bu hastalığa yakalanan birinin o yeni umutlarla dolu yaz mevsimini dahi çekilmesi gereken bir "zorunlulukla" karşıladığını çok yalın bir dille anlatmış Uyar. Kişinin yaşadığı zaman dilimi (o anda) yaz mevsiminde bile olsa, hayallerinde ve düşüncelerinde yaza; o umutlu mevsime yer yoksa, kıştan bile beter gelir yaz mevsimi. Bazıları da kışı sever, o da ayrı konu. Sözün özü, okunası bir öykü kitabı bu, Tomris Uyar'ın diğer eserleri gibi. Yaz mevsiminin aslında o denli parlak olmadığını (bazı insanlara göre) anlatan mükemmel bir eser.
Yaza Yolculuk
Yaza YolculukTomris Uyar · Yapı Kredi Yayınları · 20181,073 okunma
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Bu hafta anı – biyografi tarzında olan, Ayşe Şasa’nın ‘’Bir Ruh Macerası’’ kitabını okumaya karar verdim. İlk önce söylemeliyim ki bu yaşlı ve sevimli kadının hayat hikâyesi beni derinden etkiledi. Çocukluğundan başlayarak hayatını anlatılıyor ve kitap röportaj şeklinde (soru & cevap) olarak ilerliyor. Batılaşmanın etkisiyle geleneklerin,
Bir Ruh Macerası
Bir Ruh MacerasıAyşe Şasa · Timaş Yayınları · 20222,009 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
“Bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve bir vazifedir” Behçet Kemal Çağlar Büyük imparatorlukların çöküşü dramatik oluyor. Roma İmparatorluğunun Vizigot Kralı Alaric tarafından yağmalanması ve yüzlerce yılda inşa edilen medeniyetin barbar Cermenlerin ayakları altında ezilmesi nasıl masum bir kadının tecavüze uğramasına benziyorsa Devleti Aliyyenin
Zeytindağı
ZeytindağıFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 201110,2bin okunma
79 syf.
8/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Kitaba başladığım andan kitabı bitirdiğim ana kadar Nikos Kazancakis'in şu sözü zihnimde dolandı durdu: “Dünyada çiçek, çocuk ve kuş olduğu sürece korkma; her şey yolunda demektir.” Konusu İstanbul'da geçen öykünün kahramanları, Hayri, Süleyman, Semih isimli üç çocuk ve kim olduğu bilinmeyen, isimsiz bir anlatıcı. Çocuklar, hazırladıkları tuzaklara yakalanan kuşları kafeslere doldurup İstanbul'un çeşitli semtlerinde satmaya çalışıp geçimlerini sağlarlar. "Azat buzat, beni cennet kapısında gözet" gibi kalıplaşan bir söz eşliğinde kuşlar gökyüzüne salıverilir. Yakalanan kuşlar her zaman satılamaz tabi. Öykümüzün kahramanları bu durumu, insanların içlerinde hiç merhamet kalmamasına, acıma duygularını kaybemelerine ve insanlığın gittikçe daha ağır yara alıp ölmeye yüz tutmasına yorarlar. Alın, alın be, değeri ne ki, iki buçuk lira, alın, bir kuşa bir cennet, uçurun ha uçurun, alın yoksa onları kesip yiyeceğiz diye bağırırlarken içinizde bir yerlerde depremler hissediyorsunuz. İşin aslı bu üç çocuk, geçim sıkıntısı çeken üç çocuk, ellerinden tutulmasa ölecek olan bu üç çocuk; bu hayatın elleriyle kafese tıkılmış üç çocuktur, üç kuşturlar. Bundandır ki yakaladıkları kuşlara karşı merhametleri, içlerinden biri ölünce insanlık ölmüşçesine kahrolmaları ve çevredeki insanlara sövüp saymaları... İncelemenin başında alıntıladığım sözde geçen çiçek, çocuk ve kuşların gittikçe yok olmaları dolayısıyla da işlerin kötüye gitmesini, İstanbul'un bu değişen yüzünü gözler önüne seren çok beğendiğim bir Yaşar Kemal klasiği. Herkese tavsiye ederim.
Kuşlar da Gitti
Kuşlar da GittiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202213,8bin okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
Kitap 25 yıl önce bir gece erkek arkadaşıyla sarhoş bir şekilde babası tarafından yakalanan ve aynı gece ailesinin bir tek mektup bile bırakmadan terkettiği Cynthia adındaki kızın 25 yıl sonra eşi ve kızıyla olan yaşamını ve ailesine ne olduğunu çözmekle uğraştığını anlatıyor. Konudanda anlaşılacağı üzere gizem türünde bir kitap. Olayları Cynthia'nın eşi olan Terry'nin ağzından okuyoruz. Grace adında çok şirin ve gökyüzüne meraklı bir kızları var.Ben en çok Grace'i daha sonra Terry'yi sevdim. Terry o kadar anlayışlı bir karakterdi ki onun yerinde başkası olsa tahammül edebilir miydi bilmiyorum.Çünkü Cynthia yaşadıklarından dolayı doğal olarak sürekli tetikte olan şüpheci bir karakter. Şüpheleri sonradan haklı çıkıyor tabi.Ama yinede geçmişi çözülmemiş büyük bir sırla olan biriyle birlikte olmak kolay olmasa gerek.En azından benim düşüncem bu yönde.Her neyse konumuza geri dönecek olursak;ben kurgusunu oldukça sağlam buldum.Merak uyandırıcı kısımları vardı özellikle benim ara bölüm olarak adlandırdığım, sadece kim olduğu belli olmayan iki kişinin konuşmalarını içeren bölümler.Benim için sonu tahmin edilemeyecek tarzda kitaplardan biriydi ve kesinlikle akılda soru işareti bırakmayan son derece tatmin edici bir sona sahipti. Zaten kitap hakkında olumsuz bir yorumda okumamıştım. Gizem türünü sevenler için güzel bir alternatif olacağını düşünüyorum. Çoğu kişinin her yerde bulamadığını okumuştum. Olurda internette ya da herhangi bir kitapçıda görürseniz almanızı tavsiye ederim.
Vedaya Zaman Yok
Vedaya Zaman YokLinwood Barclay · Artemis Yayınları · 2018377 okunma
Reklam
441 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.