"Sorgu yargıcı Martella tarafından yalancı tanıklık yapmamız için Almanya'da bize yapılan tekliflere gelince..."
"Size... Size izin vermiyorum" diyebildi oldukça telaşlı görünen Santipiachi.
Çatlı: "Oysa vermelisiniz! Burada söylenmesi gereken şeyler var. Dosyada bunların hepsi var! Sorgu yargıcı Martella Almanya'ya gidip Yalçın Özbey'in açıklamalarını banda aldı. Özbey, sonra Çelik'i bulmak için Paris'e geldi ve onu her yerde aradı. Yalçın! Senin aracılığınla Çelik'e Bulgar bağlantısının Papa davasında doğru olduğunu söylemesi için 500 bin dolar teklif edildiği yalan mı! Konuş Yalçın! Sen değil miydin Çelik'e koruma verileceğini söyleyen!"
Zweig bu kısa öyküsünde bir kadının yaşamını çok etkileyen yirmi dört saatlik deneyimini anlatıyor, bunu yaparken karakterlerin ruhsal dünyasını, içsel hesaplaşmalarını, duygu değişimlerini de etkileyici bir şekilde anlatıyor. Olay kısaca (Spoiler İçerebilir)
"Faites votre jeu"
"Bahisler başladı"
Böyle başlıyor Mrs. C.nin tüm
Avrupa'da "şey'siz yaşamaktansa, ölmek için ateş borusunu alnına dayayan insanlar vardır. Çünkü Papalagi türlü türlü yolla zihnini bulandırır, sonra da kendi kendine, insan nasıl yemeden yaşayamazsa "şey"siz de olamaz der.
"Şey'ler üretmek, ürettikleri "şey'leri korumak zorundadır onlar. "Şey'lerini takınıp küçük kum karıncaları gibi yerlerde sürünürler. "Şey'leri ele geçirmek için soğukkanlılıkla her türlü kötülüğü göze alırlar. Erkeklik onurunu ya da gerçek gücü ölçmek için değil, yalnızca "şey'ler uğruna savaşırlar birbirleriyle.
Büyük Ruh'un "şey"lerinden başka çok az "şey"e ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız. Büyük Ruh kendi "şeylerini görebilmemiz için bize göz verdi. Üstelik bunların hepsini görmeye bir insan ömrü bile yetmez. Beyaz adamın ağzından çıkanlardan daha büyük yalan yoktur. Neymiş, Büyük Ruh'un "şey'leri işe yaramazmış da bir tek kendi "şey'leri işe yararmış.
Papa'ya karşı düzenlenen suikastte sanık olarak yargılanan Ağca gibi Ömer Bağcı, Musa Serdar Çelebi, Yalçın Özbey ve Oral Çelik'in de isimleri olaya karıştıkları iddiasıyla yankı buluyordu.
Ağca'nın soğuk hava estirdiği mahkemede biri yalan konuşuyor diğeri onaylıyordu. Ağca'nın iddialarının hüküm sürdüğü mahkemeye, Çatlı da tanık olarak çağırılmıştı. Az sonra O mahkeme salonuna getirilecekti. Antonio Marini'nin deyimiyle Ağca'nın fevri davranışları mahkeme salonuna Çatlı'nın getirilmesiyle son bulmuş. Ağca susmuş, sandalyesine gömülmüş, salonu tarayan bakışlarını dizlerine çevirmişti.
Bugün sen çok gençsin, yavrum
Hayat ümit, neşe dolu
Mutlu günler vadediyor
Sana yıllar ömür boyu
Ne yalnızlık ne de yalan
Üzmesin seni
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun, bu son
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun, bu son