Selam dostlar,
Bugün size daha önce kalemiyle tanışıp sevdiğim bir yazarın yeni kitabıyla geldim. 
mehmet metinçerkez beyefendinin kaleminden #karşıyakaçernobil kitabının yorumuyla sizlerleyim.
Daha önce yazarımızın #tamarzi kitabını okuyanlar mutlaka hatırlayacaklardır. Gülçiçek'in Osman'ı gözünün nuru evladı İstanbulda Tıp fakültesini okur bitirincede ataması olana kadar köyüne döner. Köyünde ki gelişim onu sevindirirken aynı zamanda köylünün iyi niyetinin kullanılması zoruna gider her ne kadar bunu köylüye anlatmaya çalışsada başarılı olamaz. Bu arada #tamarzi kitabında geçen Osman'ın katşı komşusu olan Hayri'nin iyi niyetle saf duygularını istismar ederek elinden alınan altın tepsinin kalan hikayesinide alan kişinin başına gelenleride öğrendiğim için ayrı mutlu oldum(oh demedim desem yalan olur) Karadenizin bir köyüne tayini çıkan Osman büyük bir heyecanla geldiği hastanede günler geçtikçe umudu kırılır. Bomboş hastanede kendini geliştiremeyeceği için üzülen Osman Ankarada ki sevdiceğinin yanına gitmek ister tamda bu sırada nükleer santralin patlaması ve gazın yağmurlarla hava olaylarıyla ülkemizi gelecek söylentisi karadeniz halkının tedirginliği ve bu konuda yeterli açıklamanın yapılmaması karşısında halkın huzursuzluğunu ele alırken yazarımız araya Fadime ile Memiş'in tertemiz aşkını, Memiş'in derdini de anlatarak ayrı bir tat bırakıyor biz okuyuculara. Kitap hakkında yazdıkça yazasım geliyor ama birazda siz merak edin değil mi?
Kesinlikle sıkılmadan rahatlıkla ve keyifle okuyacağınız bir kitap benden tam not aldı ve size gönül rahatlığıyla tavsiye edilir.
Norveçli yazar 
Jostein Gaarder'in, şimdiye kadar 50'nin üzerinde dile çevrilmiş bu ünlü eseri uzun süredir okunacak kitaplar listemde beklemekteydi. Sayın yazar 
Murat Kesgin'in okunmasını tavsiye ettiği kitaplara dair bir videosunda aynı kitabı görmem, kitabı okuma yönünde beni motive etti. Bu kitapla tanışmama vesile olduğu için kendisine
YALAN ÜÇLEMESİ - YALANIN CAZİBESİ
Helloooo
Sevdiğim kitap serisinin ikinci kitabıyla geldim. Doğruyu söylemek gerekirse bu kitaba da bayıldım. Kitabın başlangıcı bizi Adrian'ın çocukluğuna götürüyor yani geçmiş odaklı olduğunun baştan sinaylini veriyor. Devamında Adrian ve Lia'nın nasıl tanışıp, nasıl evlenme aşamasına geldiğini okuyoruz öyle de devam ediyor. İlk okuduğumda sevmeyeceğimi düşündüm ama okudukça aktı gitti. Açıkçası 1. Kitap öyle heyecanlı bir yerde bitmişti ki 2. kitapta beş yıl öncesine gitmek biraz üzdü ama yazar işini biliyor, kalemine bağımlı ediyor insanı jdjdj
Lia ailesini çok küçük yaşta kaybetmiş, kendini tek tutkusu baleye adamış genç bir kadındır. Bale provalarından eve döndüğü bir günde evinin otoparkında işlenen bir cinayete tanıklık eder. Cinayeti işleyen Rus mafya Adrian Volkov'dur ve Lia artık Adrian'ın radarına takılmıştır.
Kitap aşırı derecede yetişkin içerik barındırıyor ancak buna rağmen yazar bütün duyguları öyle güzel denge de tutmuş ki doğrudan erotik bir kitap diyemiyorum. Özellikle Lia'nın yavaş yavaş nasıl akıl sağlığını kaybettiğini çok güzel işlemişti. Hemen üçüncü kitaba başlamak istiyorum, ilk defa bir seriyi bitirmek için bu kadar heyecanlıyım.
Kitapla kalın efenim 
Rina Kent
.
