Naklederler ki, Haccac'ın adamlan Hasan'ı takip ediyor, o da on-lardan firar ediyordu. Gitti Habib'in zaviyesine girdi. Muhafızlar gelip Habib'e:
- Hasan nerede?, diye sordular. Habib :
- Zaviyededir, deyince muhafızlar içeriye daldılar. Hasan'ı bulamayınca dışarı çıktılar ve Habib'e :
Haccac'ın size yaptığı muameleye müstahaksınız, zira hepi-
niz yalan söylüyorsunuz, dediler. Habib :
Hasan oradadır, eğer siz onu göremediyseniz, ben ne yapayım, diye karşılık verdi. Bunun üzerine muhafızlar bir daha içeriye
girip ihtiyaten etrafı tekrar sıkıca aradılar. Bir şey bulamayınca çı-
kıp gittiler. Sonra Hasan, savmadan çıktı ve :
Ey Habib! neden üstad hakkını gözetmeyip yerimi onlara
gösterdin?, dedi. Habib :
Ey üstadı Benim doğru konuşmam sayesinde kurtuldun, şayet yalan söylemiş olsaydım, her ikimiz de helak olurduk; diye mukabele etti. Hasan :
Ne okudun da bunlar beni görmediler? Habib :
On kere Ayetelkürsi, on kere Amenerresül, on kere de Kulhüvallahu Ahad okudum, ve dedim ki :
İlahi Hasan'ı sana ısmarladım, onu muhafaza buyur!