Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neden Mutlu Değiliz? Bir insanın huzuru ve mutluluğu, kendi içinde bir düzen kurmasına bağlıdır. Pek çok kimse, iç dünyalarında bir nizam, bir düzen kuramadıkları için sıkıntılı, bunalımlı, stresli oluyorlar. Yunus ne güzel söylemiş: “Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı.” diye. Huzur, içte sağlanan bir dengenin mey­vesidir. Dünya bir
YÜZÜM GÜVERCİNLERE EMANET
Bu şiirdeki gu-guk-guk sözcükleri Kumrular taklit edilerek okunacaktır. :) Gecenin vitrinine konulmuş Büyük bir yakut parçasıydı sabah Mahalle kahvelerinde Sıcak çaydan adamların Yüzleri ağarırdı ilk ışıklarla Gençlerin güzellerinin makbul olduğu Tek ülkeydi ülkem Benimse yüreğim Koltuk altına sıkıştırılmış, Yenik bir tavla maçı
Reklam
Ne ben onları anlarım, ne de onlar beni anlar, Camları kırık gözlükler hangi gözlerle bakarlar..
Bu camlar yalnızlık camları Dışardan yukardan gözlerimizle Bu camlara yağmur yağdırıyoruz
"Yalnızlık bazı şeyleri enine boyuna düşünmek için iyi bir fırsat, dinginleştirici bir durak olabilirdi ancak bu durakta haddinden fazla oyalanmak büyük riskler taşıyordu."
Reklam
Sisler Bulvarı
Sisler Bulvarı elinin arkasında güneş duruyordu aylardan kasımdı üşüyorduk ağacın biri bulvarda ölüyordu şehrin camları kaygısız gülüyordu her köşe başında öpüşüyorduk sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
Ne zaman okusam seni bogazimda bir düğüm..
SİSLER BULVARI elinin arkasında güneş duruyordu aylardan kasımdı üşüyorduk ağacın biri bulvarda ölüyordu
Yalnızlık Camları
Açıktayız gözlerimizin ardı kapkara Bir ayrılışta yıkılıyoruz Bir ayrılışta bağlarımız kopuyor Burası İstanbul Bazı adamlar var şaşıyoruz ...
Sayfa 20 - Yapı Kredi Yayınları
Yalnızlığın Kırık Camları
Bir telaşla açtığı gözlerini elleriyle ovuşturuken sabahın aydınlığı bir tebessüm gibi düşmüştü yüzüne. Mahmur gözlerle penceresinden uzun uzun baktığı gökyüzü mavisi ruhuna şiirler yazıyordu sanki. Dokunmak ister gibi ellerini uzattı boşluğa. Sonra avuçlarına dolmuş umudu göğsüne bastırdı taze bir nefes gibi. Dağların ardından çaldığı serinliği de bağrına basmış rüzgar saçlarının arasında dans ediyordu yine.. Yatağının bir köşesinde öylece durup kendini seyreden kitaplara döndü sonra. Utangaç bir sevgiliye bakar gibi baktı, içinde özlemler birikmişti çok. Sayfalarına dokunurken kokusunu içine doldurduğu kitapları usulca bıraktı masanın üzerine. Sonra soluk benzinde gezinmeye başladı gözleri. Aralanmış bir kapı arıyordu ruhunun boş sokaklarında yine. Atlıkarıncalar dönerken sessizliğinde çocukluğunun ağaçlara takılmış uçurtmalar çağırıyordu sanki kendini. Hüzünle örtülü yüreğinde yalnızlık camları kırılmış hanımeli kokan bir evdi aslında. Kendini yıllarca dinleyen dut ağacı göğe kadar uzanıyordu. Mevsimi yoktu bu yalnızlığın. Şiirlerden demli bir fasılda kalbinin sesinin tınısıda hatıralar yad ederken keşkeleri gece gündüzü karanlık aydınlığı kovalıyordu an içinde. Ne mümkündü kendine gittiği zamanlarda dönmek aklına gelsin. Düş içinde kalmış gerçekti bu yalnızlık. Hüzün tadında bir şiir. Aşkın külleri savrulmuş bitmeyen bir hikayeydi içinde tek kendi. Sonsuzluğun içinde fani zamanı yaşamaktı zor olan. Bir varmış bir yokmuş geçip gidiyordu ömür. Ama maviden bir şiir mısra, yahut siyah bir gecede kayan yıldız kadar...
239 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.