İnsanoğlu yaradılışından topluluk ister, hep çıkarı arkasından gider, yardım arar; başkalarının kendisine ilgilenmesi için kendisinin de başkalarına ilgilenmesi gerektiğini sezer, onları seviyormuş, iyiliklerine çalışıyormuş gibi görünür. Kimseden öğrenmeksizin mayasında bulduğu bu ikiyüzlülükle sevgi masalını uydurur, ondan o kadar hoşlanır ki en sonunda kendi de inanır.Kimseyi aramıyan, özlemiyen bir kişi gibi düşünürsek ürpeririz demiştim; doğrusu her birimiz onun gibi değil miyiz? Hepimizde onun özcülüğü vardır, ama biz özcülüğümüzü sevgi perdesi altında gizleriz. Yalnızlık korkusu ile ölüm korkusundan büsbütün kurtulmuş, toplum içgüdüsünü yenmiş bir kişi bulunur da o başkalarını severse ancak onun sevgisi gerçek bir sevgi, yalın bir sevgi olabilir. Bizimki bir yalandır, kendimizin de irkildiğimiz asıl yüzümüzü kendimizden de saklıyan bir perdedir.
Sayfa 26
Çünkü yalnızlık korkusu zehirden beterdi.
Reklam
yalnızlık ve çevre tarafından dışa itilme korkusu, ölüm korkusundan bile büyüktür insanlarda.
"Çünkü yalnızlık korkusu zehirden beterdir."
"Bir yanda özgürlük ihtiyacı, diğer yanda aidiyet açlığı; bir yanda yalnızlık, diğer yanda topluluğun içinde erime korkusu..."
Sayfa 27 - Zygmunt BaumanKitabı okuyor
"Bir insanın başka bir insana, bir erkeğin bir kadına örneğin ya da bir kadının bir erkeğe karşı duyabileceği o gizemli coşku kadar kişinin özgürlüğünü tehdit eden başka şey yok yeryüzünde. Hiçbir bağ, zincir ya da demir parmaklık böylesine kesin bir kölelik içinde tutamaz seni, böylesine derin bir umursamazlığa sürükleyemez. Bu coşku adına kendini bir başkasına tümüyle vermekten kesinlikle kaçınmalısın: Kendi kendini, haklarını, onurunu ve dolayısıyla özgürlüğünü unutmak demek olur yoksa. Suyun içinde çırpınan bir köpek gibi kıyıya ulaşmaya çalışır durursun boş yere; adını sevmek ve sevilmek koydukları bu kıyı var olmadığından horlanır, küçümsenir, düş kırıklığına uğrarsın. Hiçbiri olmasa bile, durup dururken ne diye suya atladığını sorarsın kendine sonunda: Kendi kendinden hoşnutsuzluk, kendinde göremediğin bir şeyi bir başkasında bulma umudu mu? Yalnızlık, iç sıkıntısı, derin sessizlikler korkusu mu? Birine sahip olmak, birine ait olmak gereksinmesi mi? Kimileri için bütün bunlar aşktır işte. Oysa korkarım bu kadar bile değil! Aşk, çok daha az. Bir açlık yalnızca, bir kere doyuruldu mu hazımsızlığa dönüşen bir açlık."
Sayfa 24 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.