●Türkçe: Yeni Yılınız Kutlu Olsun
●Zazaca: İdya şıma bınbarek bo
●Kürtçe: Sersala we pîroz be!
●Lazca: 3′anağani tkvani xvameri rtas! ●Afganca: Saale Nao Mubbarak
●Afrikanca: Gelukkige nuwe jaar
●Almanca: Prosit Neujahr
●Arapça: Antum salimoun
●Arnavutça: Gezuar Vitin e Ri
●Asurca: Sheta Brikhta
●Azerice: Yeni Iliniz Mubarek!
●Bengalce:
“Şimdi buradasın sen
Akasya kokuları gibi dağılmışsın
Sabahın sokaklarına.
Göğsümde bir ağırlık
Ellerimde yangı
Saçlarımdasin,kendinden geçmiş,yanmış,baygın
Şimdi buradasın sen “
Izdırap içinde kıvranıyor ruhum bedenimin içinde. Kaynar sular geçiyor boğazımdan sanki, bir alev yumağı olup düşüyor karnıma. Geceleri uyutmuyor bu yangı. Gündüzleri ise daha vicdanlı. Tam gülecekken yokluyor sadece.
''İçimizde hem yini hem yangı barındırırız: En karanlık gecede bile yıldızlardan gelen bir ışık vardır. Ama yin ya da yang artarsa, diğeri azalmalıdır: Doğan güneş geceyi kovalar. Mükemmel bir dengeye sahip olduğun zaman uyum içinde olursun. Budist meditasyonun erişmeye çalıştığı şeylerden biri de budur: Kişisel ch'i ile evrensel ch'i arasındaki mükemmel denge. ''
Hepimizin başkalarında gördüğü ve rahatsız olduğu şeyler vardır. Birine saygısız, küstah, aciz, yetersiz gibi yargılarda bulunup kendimizi rahatlatsak da asıl olay, bu özellikleri karşıda gördüğümüzde bizde neden bir rahatsızlık yaşattığıdır. Jung, buna gölge yanımız der. Yani bizde olan ama kabul etmediğimiz o karanlık yönümüzü başkasında görmek
Hayatta seçimlerimiz bulunduğumuz noktayı belirliyor peki diğer seçenekler olsaydı acaba ne kadar çok farklı olurdu. Üniversite sınavına girdiğimizde 1 net ile kaça bölüm bizi yangi noktaya getirirdi. Veya tercih sıramız farklı olsaydı. Sevdiğimiz bir kişiye cesaret edip bunu söyleseydik, tatilde kemer yerine kaşa gitseydik acaba hayatımızda neler değişirdi ve biz hangi noktada olurduk. Binlerce paralel evrende neler yaşardık.
Bunu anlatan keyifli bir kitap.
Kitabı okuduktan sonra düşündüm; bir daha dünyaya gelsem yine aynı anne babanın evladı olmak isterdim, başka bir meslekte olabilirdi ama mesleğimi severek yapıyorum. Başka bir kişi ile evlensem başka çocuklarım olurdu onlarında çok severdim, ama kızlarım var ve onları çok ama çok seviyorum. Güzel bir şehirde sakin bir hayatım var, sırtımı dayadığım bir ailem ve dostlarım var. Iyi ki tanıdım seni iyi ki varsın dediğim can dostlarım var... başka bir çağda başka bir mekanda dünyaya gelsem nasıl olurdu bilmiyorum. Ama cağımı ailemi ve dostlarım sizleri seviyorum.
Kaldırmalıyım artı gönlümü bantlayarak
Yepyeni bir hüzün koymalıyım sol tarafıma
Sevinçler ise şaşırtmalı beni
Kimden nereden geldiyse
Bir tebessümü dudaklardan alıp
Gözlerimde yeniden yaratmalıyım...
Ve hiçbir şey anlatılmamalı
Ne şiirin içinde gezinenler ne romanda patlayan tüfek
Sadece benim olmalı bu
“Susmalı” her şey çekilmeli
Dostluklar kanatılmadan yalnızlıklar çoğaltılmalı
Ve sadece ayrılığım konuşmalı...
Sadece benim ellerim buna şahit olmalı
Görmemeli bir çift göz bakmamalı
Derin bir kucağa da sarılmamalı
Kavuşmak ayrılıktır
Asla bu da bende yangı olmamalı...
DİPÇE:
Azeri bir kadın şarkı söylüyordu.Sözleri pek anlaşılmıyordu. E. Bey "Hardasan yar "diyor, dedi.Ateştesin, hardasın. Bence, "nardasan " diyor, dedim.Ama nerdesin demek de istiyor olabilir. Nardasin. O da ateş değil mi dedi: " Ayrılık"
Suzan Defter'i araladığınızda, narda yanan harda küllenen yürekler göreceksiniz, bir de harlı olmayı seçenleri.Elinize korlar sıçrayacağı gibi isler de bulaşabilir. Sizin kendi kalp yangı'nıza göre...
Suzan Defter, iki anlatıcı üzerinden aksa da yolunu okurun kalbinde noktalayanlardan.Ama öyle noktalayıp bitirenlerden değil.Bir kuple köz bırakıp kaçanlardan. Zamana sıkışan hayatlara günlüklerinde soluk aldırtmayı seçmiş yazar. Mükemmel betimlemelerle ve seksek tarzıyla bir erkek(Ekmel Bey)le, bir kadın (Derya)yi çok iyi tanıtsa da ah Suzan, bir de Suzan'ı kendi dilinden dinlemek için okuru tutuşturduğunu hissettim. Ya da okurun kendi günlüğüne akmasını istedi bu yolla. Günlükler eş zamanlı yazılmış kitapta. Ben sol taraftan ilerlemeyi seçtim.Sonra sağdan devam ettim.Aynı olaylara, ayni vakitlere farklı gözlerin, farklı gönüllerin anlam biçmeleriyle bir analiz şölenine dönüşüyor kitap bununla da kalmıyor, bir kalem de sizin elinizde...Böyle bir eser ...
Tavsiyemdir.Esen kalin
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,9bin okunma
Bədəndə bir güllə qəlpəsi kimi
Könlümdə bir kədər qırılıb qalıb.
Bir şəhid ananın körpəsi kimi
Bir ürək simimə saralıb qalıb;
Könlümdə bir kədər qırılıb qalıb.
Ömrümdə uğursuz saat kimidir,
Yadigar güzgüdə bir çat kimidir.
O da bir yaralı qanad kimidir;
Çırpınıb, çırpınıb yorulub qalıb;
Könlümdə bir kədər qırılıb qalıb.
Səsimdə o boyda bir qırıq yaşar,
Dilimin ucunda bir yanıq yaşar.
Dəli şuxluğumda bir sınıq yaşar,
Könlümdə bir kədər qırılıb qalıb,
Açarı tərsinə burulub qalıb.
Lap elə işıqlı təbəssümümdə,
O boyda bir kölgə qalar üzümdə.
O həzin yanğı var ən şad sözümdə
Könlümdə bir kədər qırılıb qalıb,
Qovrulub, qaralıb, qıvrılıb qalıb.