Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müslümanın yarına kalmak gibi hastalıklı kaygıları yoktur. O her işini Allah'ın rızasını kazanmak için yapar.
Müslümanın yarına kalmak gibi hastalıklı kaygıları yoktur. O her işini Allah'ın rızasını kazanmak için yapar..
Reklam
Yarına Kalmak İçin Mutlu Olabilmek
“Eğer ‘Küçük şeyler önemlidir.’ dersek bu, bazı durumlarda sıkıntı yaratabilir. Küçük şeylerden mutlu olabileceğimiz gibi, mutsuz da olabiliriz. Biz uzmanlar, eğitimciler bu konuda galiba bir çelişki sergiliyoruz. Şöyle: Örneğin diyoruz ki, ‘Komşun sana gülümserse, bu küçük şey aslında önemlidir, mutlu olmalısın.’ İyi. Ama diyelim ki, komşunuz size dik dik baktı ve selam vermedi. Bu durumda da galiba şunu söylüyoruz: ‘Komşunun sana selam vermemesi küçük bir şeydir, moralini bozmaya değmez.’ Bence burada bir çelişki var. ... O halde insan, karşılaştığı küçük şeylerden hangisine ne yönde önem vereceği konusunda iradesini kullanabilir. Eldeki ölçüt bence ‘yarına kalmak’ olmalıdır. .... Olaylara ne zaman pozitif, ne zaman negatif yaklaşacağımızı öğrenirsek; bizi rahatlatacak olayları fark etmeyi, vurgulamayı, yanı sıra rahatsız edecek olaylara fazlaca önem vermemeyi öğrenirsek ömrümüz uzar.”
Kalıcı olma hevesi
Müslümanın, yarına kalmak gibisinden hastalıklı kaygıları yoktur. O her işini Allah'ın rızasını kazanmak için yapar. O, sadece iyi bir kul olmayı düşünür. İyi kul olmanın gerekleri ne ise davranışlarını, amellerini ona göre ayarlar. Rahmetle anılmayı diler, fakat bu dileğin yarına kalma gibisinden hasta kaygılarla yakınlığı yoktur.
Tüketim toplumunun ana şiarı olan bu geçicilik durumunun insan psikolojisine ne kadar derin etki yaptığını Alvin Toffler, "Şok: Gelecek Korkusu" adlı kitabında gayet sarsıcı bir tarzda vurguluyor. İnsanoğlu, yarına kalmak için mücadele ederken, geçicilik içinde sürekli etrafındakileri "yenileyerek" akan ve kendisini ölüme sürükleyen zamana karşı durmaya çalışıyor. Bu psikoloji, çeşitli sosyal hastalıkların kaynağı olabiliyor. Şimdi belki her şeyimiz var görünüyor ama gerçekten bize ait olan neredeyse hiçbir şey kalmadı. Diğer yandan, daha kullanılabilir, giyilebilir, yenilip içilebilir ve faydalanılabilir birçok dayanıklı dayanıksız ürünün çöpe gönderilmesi alışkanlığının uzun vadede bizim için çok pahalı sonuçları olacak, bunu hepimiz biliyoruz. Dünyada herkes ortalama bir Amerikalının yaşadığı gibi yaşamaya kalksa, bu insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bize dört buçuk tane daha dünya gerekiyor. Aşırı tüketime dayalı yaşam, akılcı ve insani değil! Fani bir dünyada yaşıyoruz ama bir kere geldiğimiz şu dünyayı geçici alışkanlıklarla iyice anlamsız bir yer haline getiriyoruz. Bir düşünsenize, bugün yahut 50 yıl sonra hayata gözlerimizi kapadığımızda, gerçekten bizim olan ne kalacak geriye? Keşke "bir hoş seda" diyebilsek...
Tüketim toplumunun ana şiarı olan bu geçicilik durumunun insan psikolojisine ne kadar derin etki yaptığını Alvin Toffler, "Şok: Gelecek Korkusu" adlı kitabında gayet sarsıcı bir tarzda vurguluyor. İnsanoğlu, yarına kalmak için mücadele ederken, geçicilik içinde sürekli etrafındakileri "yenileyerek" akan ve kendisini ölüme sürükleyen zamana karşı durmaya çalışıyor. Bu psikoloji, çeşitli sosyal hastalıkların kaynağı olabiliyor. Şimdi belki her şeyimiz var görünüyor ama gerçekten bize ait olan neredeyse hiçbir şey kalmadı.
Reklam
Müslümanın, yarına kalmak gibisinden hastalıklı kaygıları yoktur. O her işini Allah'ın rızasını kazanmak için yapar.
Sayfa 116
Ve yarına kalmak, beceri değil, nasip meselesidir.
186 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.