"Yarına kalmak değil, günüme kök salmak istiyorum" diyen bir yazar bile, bu dünyadan göçmeden önce alkış seslerini duymak sevdasında değilse, salmak istediği kökün, yarın çiçeklenip tohum vereceğini umar.
"Bilirim ki her sanat adamında klasik olmak kaygısı bulunmalıdır. Yarına kalmak için çalışmıyan, eserinin zamana dayanmasını istemiyen, büğün beğenilip yarın unutulmağa razı olan bir sanat adamından ne hayır umulur?"
“İnsanoğlu, yarına kalmak için mücadele ederken, geçicilik içinde sürekli etrafındakileri "yenileyerek" akan ve kendisini ölüme sürükleyen zamana karşı durmaya çalışıyor.”
İNSAN
Değişmeden kalmak,
Üzerine katarak insanlığın
Yarına ahlâkı ile ulaşmak,
Dünden bugüne
Biriken iyilikler,
Şaşırtmayan çiçek bir yürek,
İspatıdır
İnsan gibi insanın...
Yarına kalmak
çağını aşmaktır
uzanarak geleceğin
salıncağında
sallanmak bilincin aydınlığında yürüyerek doğan günden önce yaratmak kendini
ayakta durmak
komşudan bir bardak su
bir dilim ekmek istemeden
dayanmadan kızılcık değneğine
dikilmek çağlara karşı
korkusuz
kaygısız
yaşamaktır insan olmak
Atatürk Anadolu'dur
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, beşinden kovulmak canlarına tak demiş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de gözlerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
Klasikliğe, klasik sözüne düşman olduğum sanılmasın, o sözü ben de haylı kullandım. Klasikleri, yani geçmiş yüzyıllardan kalmış eserleri okumayı da severim. Bilirim ki her sanat adamında klasik olmak kaygısı bulunmalıdır. Yarına kalmak için çalışmıyan, eserinin zamana dayanmasını istemiyen, büğün beğenilip yarın unutulmağa razı olan bir sanat adamından ne hayır umulur? Ama klasiklik ötedenberi alışılmış kalıplara uymakta değildir, ölmiyecek şekiller yaratabilmektedir.
Şimdi bakıyorum dosyalar dolusu yarınki işlere. Hiçbigün işlerimi yetiştirememişim. Hergün bir ertesi güne, hergün yarına borçlu kalmışım. Aylaklığımdan değil bu; taşıyamayacağım denli çok yük yüklenmemden. Niçin bu denli çok yüklendiğimi düşündüm. Bilinçaltımdaki çok yaşama isteğimden olacak belki de ... Bugünkü işlerimi yetiştiremezsem, onları yarın yapmak zorunda kalacağım. Yapacak işi olan kişi de ölemez ki ... Yarınlara borçlu kalmak, borçluluğunu hep duymak, borcunu ödemeye, yani yaşamaya çalışmak, yaşamak zorunda olmak... Hiç ödenemeyecek, ödendikçe daha da artacak bir borç bu.