Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
_Leviathan, her şeye egemen olan Devlet, büyük bir Ejderha, ölümlü bir Tanrı’dır. Leviathan, tüm bireylerin bedenselleşmiş biçimidir ama yapay bir bedendir. Devlet’in var olma amacı Güvenlik ve Barış’tır. Savaş gelmeden büyük bir Canavar yaratılır ve kanatları altına sığınılır. Bu büyük Leviathan‘ın doğması demektir. Herkes hemfikir olduğunda
Reklam
şahane_
Günah alanını _bizi Yasa’yı ihlâl etmeye iten günahkâr arzuların alanını_ açıp onu daim kılmakla kalmayan ve de onun yüzünden suçluluk duyuyor oluşumuzda sapkınca ve çarpık bir tatmin unsuru bulan merci, aslında Yasa’dan başkası değildir. Bu yüzden Yasa’nın üstünlüğünün temel sonucu, süper-ego’ya özgü o malum sapmalardan ve paradokslardan oluşur: Yaptığım şeyden yalnızca ve yalnızca ondan ötürü kendimi suçlu hissediyorsam keyif alabilirim _ki bu da, öz-düşünümsel bir dönüşle bakacak olursak, suçluluk hissinin içinde haz bulabileceğim anlamına gelir; aklımdaki günahkârca düşüncelerden ötürü kendi kendimi cezalandırmaktan keyif alabilirim, vs. (...) ‘Tin yolu’nun zıttı olarak Ten yolu’nu anan Aziz Pavlus, bununla yalnızca Yasa’yı delen uygunsuz ve günahkârca arzuları değil, Yasa’nın ‘ölü’ metninin, hayattan aldığımız keyfi sapkınlaştırarak ölüm takıntısına dönüştürmesinin temelinde yatan o çarpık hayat/ölüm karmaşasını, bir başka deyişle, Yasa adına kendisini kırbaçlayan bir asetiğin, dünyevî tatlardan masumane hazlar alan sıradan bir insandan daha fazla keyif alabildiği o sapkınlık evrenini de kast etmektedir. Ten yolu, Yasa ile arzu arasındaki bu komplike dolaşıklık ağının tümünü anlatır: Buradaki anlamıyla düşünüldüğünde, ‘Ten’ Yasa’nın zıttı anlamındaki o ayartıcı ten değildir, insana kendi kendine işkence ettiren o alçaltıcı, çarpık Yasa’nın kendisinden doğma takıntıdır.
3. Oedipus Kompleksi ve Fallusun Anlamı
"Süperego, jouissance buyruğudur - Zevk al! (1998 [1975]: 3) Bu nedenle süperego aynı anda hem yasa hem de yasanın öz-yıkımı ya da yasanın altını oyan şeydir. Süperego, yasanın -kamusal ya da toplumsal yasanın- başarısız olduğu yerde ortaya çıkar ve bu başarısızlık noktasında, yasa, Zizek'in ifadeleriyle, "yasadışı bir haz içinde dayanak arayışına" (Zizek, 1994: 54) zorlanır. Süperego, bir anlamda, kamusal yasanın diyalektik karşıtıdır; Zizek'in müstehcen "gececil" yasa -kamusal yasaya daima zorunlu olarak eşlik eden şu karanlık alt taraf- olarak adlandırdığı şeydir. Psikanalize göre, bir öznenin, yasa ile onu ihlal etme arzusu arasındaki gerilimden sakınmasının herhangi bir yolu yoktur ve bu da kendisini "suçluluk" olarak dışarı vurur.
Yasa, İhlal ve Haz
Haz duyma hakkı, Sade'a göre, İnsanın Haklarının zorunlu eşlikçisi ve mantıksal uzantısıdır: Diyelim ki yerginin cüreti, jouissance için bir kural öneren düsturda verilmiş olsun, bunda acayip olan kendisini Kantçı tarzda bir hak kılması, evrensel bir kural olarak kendisini önermesidir.
Sayfa 238 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu