Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
192 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Thor'un Mjölnir'i tüm gücüyle Dünya Yılanı'na vurup geçmişe göndermesi gibi ben de geçmişe gittim, 2000'lerin başı. Baş karakter Mahir'in ergenlik döneminden başlıyor hikaye. Sosyal beceriksiz, hayatı alt üst, serseri bir çocuk. Sosyal beceriksizliği benimkiyle paralel bu da beni hikayeye çekti, gece yarısına kadar okudum, bitirdim. Dönemin , çocukları eğlendiren her şeyi tasvir edilmiş. Okul dertleri, ergenlik problemleri, pokemonlar, yeni yeni kameralı telefonlar ... Çökmüş bir insanın ergenliğini görüyoruz. Hikaye okurken güzel ama yaşarken hiç de öyle değil. Mahir'in hiç derdi yokmuş gibi bir de sıcak su dökülmesi ile yüzü yanıyor. Temelde içsel sorunlarını da bu başlatıyor. Hassas kişilerin ve bu şekilde yaşamış kişilerin okumaması gereken bir kitap. Zira ben çok etkilendim. Öte yandan iki durum dikkatimi çekti; birincisi, küfür/hakaret cümlelerin sokakta duyduğumuz gibi dümdüz yazılması. İkincisi, malum ergenlik, gerek erkeklerin gerek kızların karşı cinse duyduğu cinsel isteklerin anlatılması. Bunu hepimiz yaşadık lakin şimdi okuyunca rahatsız oldum.
Kalbimde Çivilerle Uyumuş Gibiyim
Kalbimde Çivilerle Uyumuş GibiyimAnıl Can Uğuz · Dex Kitap · 201849 okunma
İyi kötü hepimiz bişeyler yaşadık,acılardan nasibimizi aldık ve almaya devam ediyoruz... Acıların bizde bıraktığı sonuçları başkalarına çektirmeye hakkımız yok ve gene o insanlar mutlu olsun diye bizim susup kendimizi suçlamaya da hakkımız yok... Kimsenin acısını,travmalarını yüklenmeye gelmedik biz bu hayata...
Reklam
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Başlangıçta hepimiz anne bedeninin koruyuculuğuna sahipken sonra toplumsal dünyaya girdik ; bu , korunmuşluğun yerini aldı ve çaresizlik yaşadık. Hepimiz, dikkate alınmamanın ve sahte sevginin verdiği kaygı ve acıdan kurtulmak için yaşantımızın bütünselliğinden vazgeçebilecek durumdayız
Hepimiz yaşadık, nedir ki zaman! Ölüm insanla geldi dünyaya İnsanla gitti dünyadan.
Sayfa 295 - Everest Yayınları
Reklam
Biraz Uzun Oldu Ama; +1
Burada, bir başka dile ve kültüre neden saldırılır; o dili, kültürü ve insanını, kendi dilimiz ve kültürümüzün, doğru­dan kendimizin bir zenginliği, tamamlayanı, yücelteni olarak görmeyiz de şiddetli bir öfkeyle yok etmeye çalışırız? Bu nasıl bir yönetim anlayışı, nasıl bir insan psikolojisidir ki, sahip ol­madığı ne varsa, ya da yok ettiği ne
Hayatta her zaman görünen yerlerimiz incinmiyor. İncinen ruhlar da var! Çok var. Bu hayatta "Ben hiç incinmedim. Hiç kimse beni incitmedi. Kimseye kırgınlığım yok benim!" diyebilenimiz var mı? Zannetmem. Her birimiz bir şeyler yaşadık çünkü. Hepimiz birileriyle bir şeyler paylaştık bu dünyada. Paylaşıyoruz. Birbirimize bir nevi birbirimizin açıklarını sunduk hepimiz zamanında aslında, istemeyerek de olsa. Çünkü ruhun ihtiyaçları vardır. Sevmek, sevilmek, hissetmek, güvenmek ister ruh. Birilerine, bir yerlere ait olmak ister ruh. Sonra ne mi olur? Vakti zamanında gönlünün kapılarını sınırsızca açtığı kim varsa teker teker hepsinden kalan incinmişliklerle bir başına kalır. Kaçınılmaz sondur. Tabiatın değişmez kaidesidir belki. Ruh, hep yalnız kalmaya mahkûmdur.
Sayfa 132Kitabı okudu
Benim dengemi bozmayınız. Ali. İyidir beraber olmamız. Ali. Ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak. Ali. Biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası. Ali. Hepimiz yaşadık, nedir ki zaman! Ali . Bir kurban gibi yeniden başlamak gerekiyor işe. Ali. Doğduğum çöller ardımdan gelecektir Ali . Ne kadar rezil olursak o kadar iyi. Ali!
Hepimiz yaşadık, nedir ki zaman! Ölüm insanla geldi dünyaya İnsanla gitti dünyadan.
Reklam
126 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Werther... Aşk duygusu bazen insanı öyle bir noktaya getirir ki kendinizden vazgeçebilecek hale gelirsiniz. İşte o zaman içiniz bir yolculuğa çıkmak ister ve o yolculuğun rotasını belirleyecek kişi yine sizsinizdir... Öncelikle, kitabı okurken akıcı ilerlediğini söyleyebilirim. Sıkan bir yanı yok ancak Werther'in hislerini biraz yoğun ve çok abartılı buldum diyebilirim. Fazla dramatize etmiş. Bunu dememin sebebi de, hepimiz Werther'in yaşadığına benzer şeyler yaşadık hayatımızda, benzer duygular eşliğinde geçirdik ömrümüzün ufak bir kısmını... Demek ki onun acı eşiği düşükmüş diyebileceğim bir durum. Goethe'nin kitap içindeki betimlemeleri beni benden aldı: "Sonsuzluğun köpüklü kasesi Mutluluğun bir damlasını yudumlamak Sıkışmış yüreğe hava aldırmak.." Ve itiraf etmeliyim ki ilk defa bir kitapla konuşmak istedim. Hem kitapla hem Werther'le. Kitabı bitirdiğim zaman duygulanacağımı hiç düşünmemiştim bu arada. Zaten kitabın son birkaç sayfasını boş bırakmışlar. En sonda boş bırakılan sayfaları çok seviyorum ben, uzun uzun o sayfalara bakıp kitabı düşünmenizi sağlıyor. "Şu şekilde olsa nasıl bitebilirdi acaba?" diye düşünmenize yardımcı oluyor. Ben de uzun uzun baktım o sayfalara... "Werther... Sevgili dostum... Umarım çıktığın seyahat seni mutlu eder... Sevgiler Büş"
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,4bin okunma
İçimden geldiği için yazıyorum. Başkaları gibi normal bir iş yapamadığım için yazıyorum. Benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. Hepinize, herkese çok çok kızdığım için yazıyorum. Bir odada bütün gün oturup yazmak çok hoşuma gittiği için yazıyorum. Gerçekliğe onu ancak degiştirerek katlanabildigim için yazıyorum. Ben, ötekiler, hepimiz, bizler İstanbul'da, Türkiye'de nasıl bir hayat yaşadık, yaşıyoruz, bütün dünya bilsin diye yazıyorum. Kâğıdın, kalemin, mürekkebin kokusunu sevdiğim için yazıyorum. Edebiyata, roman sanatına her şeyden çok inandığım için yazıyorum. Bir alışkanlık ve tutku olduğu için yazıyorum. Unutulmaktan korktuğum için yazıyorum. Getirdiği ün ve ilgiden hoşlandığım için yazıyorum. Yalnız kalmak için yazıyorum. Hepinize, herkese neden o kadar çok çok kızdığımı belki anlarım diye yazıyorum.
Sayfa 20 - YKYKitabı okudu
48 syf.
6/10 puan verdi
Muallim Naci - Ömer’in Çocukluğu Sevgili yazarımız kendi hayatının çocukluk yaşlarının bir kısmını kendi dilince aktarmaktadır. Ailesi, etraf komşular vs… Köpeğin saldırması, mektepte falaka dayağı, karanlıkla imtihanı, kaybolunca yaşadığı telaş. Hepimiz çocukluğunda bu duyguları yaşadık aslında, ailemizle olan olaylarda hafızamızdan silinmeyen anılar mutlaka vardır. Keza okulda aynı şekilde yediğimiz dayaklar. Karanlık korkusu gibi. Sade bir anlatımla kısa sürede çerezlik bir kitap olarak okudum.
Ömer'in Çocukluğu
Ömer'in ÇocukluğuMuallim Naci · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196bin okunma
Böyle adaletsiz bir savaşın sonunda birçoğumuz, belki de hepimiz uçmağa varacağız. Ama tüm acun bilecek ki rüzgar kadar hür yaşadık ve öyle de öleceğiz...
Sayfa 173
Aradan geçen yıllardan sonra size şu kadarını söyleyebilirim: Hepimiz kendi hayatlarımızı yaşadık.
Sayfa 595 - Martı Yayınları, 1. Baskı: Kasım 2018Kitabı okudu
1.005 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.