Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşamın büyük bir değeri yoktur fakat ondan başka bir şeyimiz de yoktur.
Sayfa 97
Aradığımız güveni bulacağımız yerde, zemin ayağımızın altından kaymaya başlar.
Sayfa 67 - İzdüşüm Yayınları - 1. Basım: Temmuz, 2000Kitabı okudu
Reklam
Vahşi olan kim?..
Beyazlar için bir parça toprağın ötekinden ayrımı yoktur. Beyaz Adam, topraktan almak istediğini almaya bakar ve sonra yoluna devam eder. Çünkü toprak, beyaz adamın dostu değil, düşmanıdır. Beyaz Adam topraktan istediğini alınca başka serüvenlere atılır. Beyaz Adam anası olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alınıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz Kızılderililer. Bu kentlerde huzur ve barış yoktur. Beyaz adamın kurduğu kentlerde çiçeğin taç yapraklarını açarken çıkardığı sesler, bir kelebeğin uçarken çıkardığı kanat sesleri duyulmaz. Belki vahşi olduğum için anlamıyorum; ben ve halkım için önemli olan şeyler oldukça başka. İnsan bir su birikintisinin çevresinde toplanmış kurbağaların, ağaçlardaki kuşların ve doğanın seslerini duymadıkça, yaşamın ne anlamı, ne değeri olur?
Sayfa 109 - ABD Başkanı Franklin Pierce'in 1854 yılında Kızılderililerin reisine topraklarını satmaları için yazdığı mektuba Reis SEATTLE'ın verdiği yanıtKitabı okudu
Zamane kötü, cesetler canlılara korkarak bakıyor.
-Bu nasıl bir çağ Allahım…! İnsanın, bir çocuğun sakladığı gazoz kapağı kadar değeri yok.- . -Sadece insan yerine konulmak istedik, hepsi bu...!- Onlar ne yaptı? Yaralı bir serçe gibi ortada bıraktı.
Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne
Sayfa 57
Kendime şaşıyorum, kendimi düş kırıklığına uğrattım, kendimden memnunum. Dertliyim, yitiğim ve coşkuluyum. Bunların tümüyüm. Bunların toplamının ne olduğunu da bilmiyorum. Mutlak bir değeri ya da değersizliği saptama niteliğim yok. Kendimle ve yaşamımla ilgili bir yargım da. Tümüyle emin olduğum hiçbir şey yok. Tümüyle inandığım bir şey de gerçekten yok. Tek bildiğim, doğduğum ve var olduğum. Bana sürüklendim gibi geliyor. Bilmediğim bir şeyin temelinin üzerinde varlığımı sürdürüyorum ama tüm bu belirsizliklere karşın, tüm varoluşun sağlam bir temele dayandığını ve onun bende de sürdüğünü hissedebiliyorum. Doğduğumuz dünya çok acımasız, ama aynı zamanda ilahi bir güzelliği var. Anlamlı oluşunun mu, yoksa anlamsızlığının mı ağır bastığına karar vermek, insanın yapısına bağlı. Anlamsızlık tümüyle baskın çıksaydı, gelişmek için attığımız her adımda, yaşamın anlamı büyük bir oranda değerini yitirirdi. Ama böyle değil ya da bana öyle geliyor. Büyük olasılıkla, tüm metafizik sorunsallarda olduğu gibi her ikisi de doğru. Yaşam anlam ve anlamsızlık demek ya da yaşamda anlamlar ve anlamsızlıklar var. Anlamın ağır basıp zaferi kazanmasını kaygılı bir umutla yürekten istiyorum.
Reklam
. Yaşamın değeri, onun kendisine verdiğin değer kadardır. .
Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne
Yaşamın değeri hakkındaki tüm yargılar mantıkdışı olarak geliştirilmiştir ve bu yüzden haksızdırlar.
-Bu nasıl bir çağ Allahım…! İnsanın, bir çocuğun sakladığı gazoz kapağı kadar değeri yok.-
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.