Sanki alaycı ve göze görünmez bir el, bizi avucunun içine alarak rastgele şuraya buraya atıyor. Göz açtırmaz bir kasırga uğultusu içinde sürükleniyoruz.
Falih Rıfkı Atay bunları yazmaya başlarken, Türk Edebiyatına ve Türk vatanına bu kadar kıymetli bir yadigar bırakacağını ihtimal ki ümid etmedi. Buna belki alçak gönüllülüğü mani oldu. Fakat
Zeytindağı’nda nasıl Türkün o acı günlerini, heyecanları ve ızdırapları ile yaşatmışsa kendi şöhret ve sanatını da Türk edebiyatında çok yükseklerde ve ilelebed diri tutacak bir abide yaratmıştır.
Edebiyatımızda böyle bir esere tesadüf ettiğim için bir Türk sıfatıyla, ben iftihar ederim. Bir muharrir, bütün ömründe böye bir kitap yazabilmişse, dünyaya beyhude gelmemiş demektir.”