Jean Amery

Suç ve Kefaretin Ötesinde yazarı
Yazar
8.2/10
17 Kişi
118
Okunma
14
Beğeni
3.096
Görüntülenme

Hakkında

Jean Améry (31 Ekim 1912-17 Ekim 1978) Viyana’da, Katolik bir anne ile Yahudi bir babanın tek çocuğu olarak Hans Meyer adıyla doğdu. Babası I. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybedince annesi tarafından Katolik olarak büyütüldü. Viyana’da felsefe ve edebiyat eğitimine başladıysa da ekonomik zorluklar nedeniyle devam edemedi. Kapıcılık, bar piyanistliği, kitapçılık gibi işlerle uğraştı. 1935 Nürnberg Yasalarının açıklanmasıyla Yahudi olarak nitelendi, 1937’de evlendiği Yahudi kökenli karısıyla birlikte Belçika’ya kaçtı. Nazilerin Belçika’yı işgaline karşı direnişe katılan Améry Gestapo tarafından yakalanarak 1945 yılına kadar Auschwitz, Buchenwald ve Bergen-Bersen toplama kamplarında kaldı. Karısı onun yakalanışının ardından kalp rahatsızlığı geçirerek hayatını kaybetti. Savaştan sonra Belçika’ya yerleşip Almanca yayın yapan bir gazeteye yazmaya başladı, ancak adını Fransız tınılı olacak şekilde değiştirmişti. Almanya’ya kamptan kurtulduktan yirmi yıl kadar sonra, entelektüelin konumu üzerine bir radyo konuşması yapmak üzere 1964’te ayak bastı. Bu konuşmayı da içeren Suç ve Kefaretin Ötesinde: Alt Edilmişliğin Üstesinden Gelme Denemeleri (Jenseits von Schuld und Sühne: Bewältigungsversuche eines Überwältigten) 1966’ da yayımlanınca Almanya’da ünlü oldu ve konferanslara, radyo konuşmalarına davet edildi. Daha sonra Über das Altern: Revolte und Resignation (1968) ve Hand an sich Legen. Diskurs über den Freitod (1976) gibi kitaplar yayımlayan Améry, intihar ederek hayatına son verdi.
Ünvan:
Yazar
Doğum:
Viyana, Avusturya, 31 Ekim 1912
Ölüm:
Salzburg, Avusturya, 17 Ekim 1978

Okurlar

14 okur beğendi.
118 okur okudu.
3 okur okuyor.
141 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.

Okur demografisi

Kadın% 55.3
Erkek% 44.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Varlığını sınır tanımayan bir işkence yoluyla kabul ettiren öteki­nin yarattığı şaşkınlık ve insanın bizzat ete ve ölüme dönüşebilece­ğini görmesinin doğurduğu şaşkınlık. İşkence mağduru, sırt eklem­leri çatırdar ve parçalanırken, meşrebine göre ruhu ya da aklı, bilinci ya da kimliği diye adlandırabileceği şeyin yerle bir olduğunu gör­menin şaşkınlığını bir daha asla üzerinden atamaz. Hayatın kırılgan olduğunu, bu beylik hakikati ve Shakespeare'in sözleriyle, insanın "sadece minicik bir topluiğne yüzünden" ölebileceğini her zaman biliyordu. Ama yaşayan bir insanın böylesine bir et yığını haline dönüştürülebileceğini ve dolayısıyla daha yaşarken yan yarıya ölü­mün avı olabileceğini ancak işkence sayesinde öğrenmiştir.
Bu zamanda insan paraya ait. O yurdu güzel Amerikan parası olarak taşıyordu yanında: Dolar neredeyse, yurt oradadır.
Reklam
Reklam