Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Ayşe Kulin
Ayşe Kulin Yorumları ve İncelemeleri
Ayşe Kulin yorumları ve incelemelerini, Ayşe Kulin kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Ayşe Kulin puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ayşe Kulin ile tanışma kitabım oldu. Seri bir kitap olduğunu aldıktan sonra öğrendim ama bu kesinlikle hiç problem olmadı 3. kitap olmasına rağmen ayrı bir roman olarakta kesinlikle okunabilir. Biraz spoiler içerebilir konu hakkında değineceğim. Kitapta ana karakterler derya, eda, ilhami, bora ve hakan. Derya, Eda ve İlhami'nin kızıdır. Annesi ve babası ayrılmıştır, sebebi aldatmadır. Kız uzun süredir babasınla görüşmüyor ve bir gün babasından annesine gelen mektupları bulunca gerçeklerin peşine düşer babasını arar ve bulur. Gerçeklerle yüzleşmek bir o kadar zor oldu onun için çünkü Derya'nın aşık olduğu erkek ile babası annesini aldatmıştır. Okuduğum en ilginç romanlardan biriydi konu olarak. Çok akıcı olduğunu söyleyebilirim bırakmak istemiyorsunuz elinizden. Serinin diğer kitaplarınada merak uyandırdı kesinlikle devamı gelecektir. İyi okumalar :)
Nedense aklıma rahmetli Barış Manço’nun şarkısı geldi. ‘Altın çöpe düşse değerin kaybeder mi? Tenekeyi parlatsan hiç çeğrek altın eder mi? Türkan Saylan’a da nasıl çamur atılırsa atılsın değerinden hiçbir şey kaybetmeyen aydın, bilim kadını ve özellikle kadınların eğitimi için can hıraç yaşam mücadelesi vermiş o yüce insan, yaptıkları önüne en karasından bulutları yığsalar da o güçlü güneş ışıkları kendini göstermeye devam edecek. Sayesinde kaderi değişen tüm kadınlar bunun için mücadele edecek. Ölümüne günler kala ona yapılan bu ayıpta tarihimizde ki kara lekeler listesinde yerini koruyacak. Yüreği Atatürk sevgisi ile çarpan tüm kadınlar adına ruhun şad olsun ışıklar içinde uyu güzel insan diyorum. Sonsuz saygılarımla…
"Ben seni hiç unutmayacağım sen beni hiç hatırlamayacaksın " sözleriyle bitiyor kitap. Başlangıçta sade olay örgüsü karşılıyor okuyucuyu. Sonra karakterlerin hayatlarına misafir oluyorsunuz. Ancak her karakterin içinde tuhaf bir sıkıntı hissediyorsunuz. Bu sıkıntı ile kitap ilerliyor ve karakterler kendi yollarına gidiyor. Yazarın kalemine ve yüreğine sağlık.
Öncelikle kitaba dair tek beğendim şey sade bir dille yazılmış olmasıydı. Onun dışında konusu beni hiç ama hiç cebzetmedi.Amerika ordusuna uzanan Aylinin akılalmaz yaşam öyküsü diye bahsedilen bu romanda tamamen Aylinin koca değiştirmelerinin anlatıyor.Vurdumduymaz şımarık hiç bir olguya değer vermeyen sevginin kıymetini bilmeyen bir kızın öyküsü. Ayşe Kulinin 4 kitabını bitirmeme rağmen bu kitabı benim için tamamen rezillikti. Hatta aklım o kadar karıştı ki Aylinin kocaları ve sevgilileri diye başlık attım en son sayfaya 7 kişi çıkardım. Konusu Abd ordusuyla alakası çok az hatta son sayfalarda ivedilikle bahsedilmiş .Namaz konularını hafife alan islamiyeti hafife alan bana kalırsa kendini güzel bir psikologa götürmesi gereken bi kızın hikayesi…
Ayşe Kulin neden bu kadar saçmalamış anlayamadım..
Hayır bir kadın karakterinin özgürlüğünü neden başka erkeklerle yatıp kalkması ile bağdaştırıyorsunuz anlamıyorum. Kadının özgürlüğünü keşke ilim ve irfan ile bağdaştırsanız..
“Zamanın ruhu her şeyden güçlüdür.”
Ayşe Kulin , tüm romanlarında olduğu gibi bizi tarihin içine çekerek bir süre orada yaşatıyor. 1930’lardan günümüze kadar yaklaşık seksen yıllık bir tarih panoraması eşliğinde yine ona eşlik etmemizi sağlıyor.Gerard ve Elsa’yla Frankfurt’ta başlayan yolculuğumuz 3. Kuşak Esra ile Mardin’e doğru havalanan uçakla son buluyor.Cumhuriyetin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan serüven günümüz Türkiye’sinde nihayetleniyor.Elsa’dan Susy’e(Suzan’a)Sude’ye ve Esra’ya birbirinin içine geçen yaşamlarına kalabalık coşkulu mahallelere,okullara,düğünlere,ibadetlere,dostluklara,kavuşmalara,ayrılıklara, bireysel ve toplumsal kırılmalara ve sorgulamalara uzanan yolculuklarını Demokrat Parti ile başlayan darbelerle devam eden günümüzdeki toplumsal ayrışmalarla güncelleyerek nakış nakış işleyen yazarın eserini bir nefeste okumanız dileğiyle……
Kitabın başlarında 1984 havası sezdim ve o kitapla karşılaştırmaya başladım.Kitapta ilerledikçe akıcılığına kapıldım ve sürüklendim. Kitapta ileri teknolojinin nasıl aleyhimize kullanılıp bizim yaşamımızı kolaylaştırdığı adı altında yapılan köleliğe dikkat çekiliyor. Başarılı ve seçkin insanlara verilen imtiyazlarla onları mevcut düzene alıştırmışlar. Bu insanların uyanışını ve başından beri mevcut düzene karşı insanların ettiği mücadeleyi görüyoruz. Karakterlerin mücadelesini ve hikayesini sevdim. Distopik edebi roman severlere tavsiye ederim :)
Gözümden yaşların aktığı 3. kitap oldu. Baya içselleştirmişim sanırım ben bile şaşırdım.Kitabın konusu cumhuriyet ilanın hemen öncesi ve sonrasındaki dönemi kapsıyor.Genel hatları ile siyasi olayların insanlar üzerindeki etkisi, bence abartıya kaçılmadan aktarılmış. Özellikle insan ilişkilerindeki eskici yenici diyebileceğimiz ayrım sanki bugünü anlatır gibiydi. O zamanki tabularımız halen devam ediyor gördüğüm kadarı ile. Baya içimize işlemiş/işlettirilmiş durumda. Şunu fark ettim okurken, insanlar diğerlerini şöyle böyle yaptı diye ayıplıyor. Kendileri de aynı şeyden ayıplanabiliyor. Hepsi birbirleri üzerinde görünmez bir güçle baskı kuruyor. Herkes birbirini boğuyor. Sorun olan kısım bu boğma işi. En basitinden "kadın çalışırmıymış" ve "ne zaman evleneceksin". kadın erkek ilişkilerini söylemeye gerek yok zaten.
Bir kaç karakterin ülke sevgisi özellikle belirtilmiş. Bunu kendinizde de görebilirsiniz, öyle ballandırılmamış. E burası Türkiye, içinizdeki ateşi söndürecek birileri çok daha önceden sizin üstünüz olmuştur.
Biraz acayip olacak ama yer yer özel kadın erkek ilişkileri anlatılmış. Bi kitapta okuyunca acayibime gitti doğrusu. Şu aralar tvlerde kaslı yakışıklı erkekler ve güzel kızların standart olduğunu düşünürsek az bile. Galiba kitaplarda böyle bi anlatım beklemiyordum.
1930 ların Almanya'sından 2000 lerin Türkiye'sine uzanan bir ailenin dört kuşak kadınlarının hikayesi Kanadı Kırık Kuşlar.. Hitler'in baskısından Türkiye'ye sığınan Yahudi bilim adamları, eşleri, çocukları ve her şeye rağmen kurmaya çalıştıkları yeni bir düzen.. Kendi vatanları da dahil her yerde yabancı kanadı kırık kuşlar.. Ve bu dört kuşak aileyle birlikte anlatılan Türkiye'nin siyasi değişimi.. Darbeler, savaşlar, patlamalar.. Tam da anlatılanlardan bir farkı olmayan yeni bir patlama yaşanmışken, şunu söylemek istiyor aslında Ayşe Kulin: Değişen tek şey akıp giden zaman sadece. Yaşanan acı hep aynı..
Köprü,Erzincan için hayati öneme sahip fakat 30 yıldır bir türlü yapılamamış,sonunda idealist bir Vali sayesinde bütün sıkıntılara rağmen farklı yöntemler de uygulanarak yapılıyor.Doğu illerimizde yaşanan dram yine Ayşe Kulin in akıcı üslubuyla anlatılıyor...Kitabı bitirdikten sonra Vali Recep Yazıcıoğlu köprünün son halini internet den de izledim... Gerçek olayları okumayı belki de bu yüzden seviyorum.
