Günlük diye tuttuğum bu notlar, günlük olmaktan ne kadar uzak. O kadar az şeyi yazabiliyorum ki bu defterin sarı, kaba sayfalarına. Yazmamam gereken ne kadar çok şey var. Ve asıl önemlisi, bu defteri bana bırakacaklar mı? Nasıl çıkaracağım dışarıya?
Koku ‘suna başlamıştım, asla beklemediğim kadar gerçeklikten çok uzak bir çocuk masalı sonuyla bitti sanırım gelen gideni arattı hemen incelemesini ve ana düşüncesini, çıkarılması gereken o ince mesajı paylaşacağım 📚
Erdal Öz koleksiyoneriyim o benim unutulmaz atlım, özüm, özütüm. Muhakkak ki sadece bir eserinden kitaplığımda 15/16 adet farklı basımlar bulundurur, kendimi Erdal ile mutlu ederim.
Asıl konuya gelelim, şuan okuduğum
Dönüşüm adlı eserin önsözünde çok sevgili çevirmen
Ahmet Cemal ‘im sağolsun Erdalıma atıflarda bulunmuş onları paylaşmak istiyorum:
*Örneğin, “artık aramızda olmayanlar”ın kervanına sevgili ERDAL ÖZ de katıldı. ERDAL ÖZ’ün ölümüyle birlikte edebiyatımız önemli bir yazarını, yayıncılığımız ise çok değerli bir üyesini yitirdi. Bana gelinde ERDAL ÖZ’le birlikte yirmi altı yıllık bir dostumu, dolayısıyla da hayatımın bir bölümünü yitirdim.
*Bana KAFKA’nın eserlerini dilimize yeniden çevirme olanağını sağlamış olan dostum ERDAL ÖZ’e Şükran borcum sonsuz.
*AHMET CEMAL
Moda, Aralık 2010
seherceyolculuk.blogspot.com/2019/11/erdaloz...
*
Bu kitabı yazarken
*
O günlerden bende kalanları toparlayıp yazarken Ferenc Molnar'ın yazdığı Pal Sokağı Çocukları adlı o pek sevdiğim çocuk romanını yeniden okuyor gibi oldum. Bütün inançları, olanca sevimlilikleri içinde, ellerini kana bulamaktan özenle kaçınan;
Erdal ÖZ' ün kalemiyle ilk Gülünün Solduğu Akşam kitabıyla tanışmıştım buda ayrı bir etkiledi beni
Yalın Duru bir dille yazılmış,
Hesaplaşma, utanc, ezilme, sorgu, darbe, direniş, acı gerçekler, baskının yer aldığı hayatın acı ama yasanan olayların bugüne aktarılmasını üzülerek okuyacağız bir kitap okuyun okutun..
Adın yok.
Siyasisin.
Nurilerin koğuşuna atıyorlar seni..
Sonra daracık bir odaya alıyorlar. Her geçen an daha da daralan.
Ayaklarının dibinde insan pislikleri, sidik kokusu ve kan.
Nefes diye onları çekiyorsun içine. Ciğerlerine yapışıyorlar.
Diri diri gömülmüş gibisin. Üstün başın pislik içinde.
Beklemek korkunç..
Ezen değil ezilensin. Vuran değil vurulan. Ağzı burnu kanayan, dişleri dökülen..
"KAFAN SUÇLU SENİN,KAFAN!"
“Gogol dedik çıktık yola
Don Kişot’la kurduk oba
Palto’suyla Burun’uyla
Sen ne büyük adamsın Gogol Amca”
Merih B.
“Burnumuzun ucunu görecek durumda değilken, burnumuzun dikine giderek, Rus edebiyatına burnumuzu sokalım dedik. 'Büyük Burnu', pardon