Michel Beaud sözleri ve alıntılarını, Michel Beaud kitap alıntılarını, Michel Beaud en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Kapitalizmin geliştiği uluslar var, uluslar arasında rekabet var. Her ne kadar ulusal kapitalizmler arasında karşıtlık olsa da sadece ona indirgenemez. Kapitalizmin büyük hareketiyle ayrışan ve yeniden oluşan sınıflar var. Her sosyal formasyonda kendine özgü mücadeleler ve ittifaklar var. Stratejik sınıf ittifaklarını ve güç dengelerini barındıran bir egemenlik aracı olarak devlet var. Fikirler inançlar,dinler,asla istikrara kavuşmayan bilgi ve cehalet ikilisi,ideolojiler var; ırkçılık,milliyetçilik,militarizm, egemen olma düşüncesi ve kazanç hırsı var”
Insanlar arasındaki eşitsizlikler akıl almaz boyutlara ulaşırken, hayati ihtiyaçları karşılanamazken veya yetersiz ve kötü karşılanırken, firmaların ürettiğine sahip olanlarla arasındaki uçurum daha da büyüdü. Zira, kapitalizm sadece satın alma gücüne sahip olanları dikkate alır. Birilerinin ihtiyacını karşılarken yararlı mı, zararlı mı ayrımı yapmadığı gibi, satın alamaz durumdakilerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasıyla da ilgili değildir. Öyle bir sorunun varlığı dikkate alınmaz.
Okuma-yazma ve bilgi, özgürlüğün ve demokratik yaşamın temelidir. Her ne kadar geriletici bir edebiyatın ve yeni propaganda biçimlerinin gelişmesine imkan verse de...
Nantes'lı bir hekim 1825 yılında işçiden şöyle söz ediyordu:
"Onun için yaşamak ölmemek demektir. Kendini ve ailesini doyuracak ekmek parçasından başka, acılarını bir anlık da olsa dindirecek bir şişe şaraptan başka hiçbir şey istemez, hiçbir hak iddiasında bulunmaz...
... proleterya tüm insanlığın soyutlanmış bir aynası gibidir. Zira bugünün toplumunun en gayri insani koşulları proleteryanın yaşam koşullarında cisimleşmiştir.
Thiers de hayırseverin değerini vurguluyordu: "Bazen zengin yardımseverlik eder, sarayından çıkıp yoksulların iğrenç ve bulaşıcı hastalıkların kol gezdiği kulübeleri ziyaret eder, o yeni zevki keşfedince heyecanlanır ve tadını çıkarmaya bakar. Tüm servetlerin eşit olduğunu düşünün, her türlü zenginliğin ve yoksulluğun ortadan kalktığını farz edin, o zaman kimsenin verecek bir şeyi kalmaz (...) ve insanlığın en yumuşak, en güzel, en iyiliksever etkinliğini yok etmiş olursunuz. Düzeltme isterken Tanrı'nın eserini bozan zavallı reformcu durumuna düşersiniz."
[Adam Smith] Ahlaki Duygular Teorisi başlığını taşıyan eserinde (1759) (...) Yaşadıkları trajik sefalete gözlerini kapayarak, yoksullarla ilgili şunları yazmaktan da çekinmiyor:
"(...) ve bir çit boyunca güneşte ısınan dilenci, aslında, dünyanın bütün hükümdarlarının arayıp da bulamadığı o barışa ve tasasızlığa, âdeta kendiliğinden sahiptir."
Köylüler üretmeye, ağır vergiler ve angarya altında ezilmeye; soylular avlamaya ve şölenlerde eğlenmeye; krallar egemen olmaya ve savaşmaya devam ediyorlardı.
Küreselleşme kelimesi, dünya ölçeğindeki derin eşitsizliği maskeleme, unutturma işlevi görüyor. Birkaç on yıldan beri dünya ölçeğinde geçerli eğilimler ve süreçler, parasal, finansal liberal kontekste gelişen ilişkiler bütünü, sadece her bir ülke dahilinde değil, ülkeler arasındaki eşitsizliği de azdırıyor... Sonuç dünya ölçeğinde varlıklı, zengin sınıflarla, dünyanın en zenginleriyle, yoksul ve aşırı yoksullar arasındaki eşitsizliğin büyümesi oluyor. Dünyanın en yoksul %20'si; 1969'da dünya kaynaklarının %2.3'üne sahipken, bu oran 1994'te sadece %1.1 idi. Buna karşılık, en zengin %20; 1969'da dünya kaynaklarının %69'una sahipken, bu oran 1994'te %86'ya yükselmişti. Bir İsviçrelinin bir gündw kazandığını bir Etiyopyalı bir yılda kazanıyor... Çok zengin bazı ailelerin bir yıllık harcamaları yüz binlerce yoksul aileyi bir yıl yaşatacak düzeyde...
Bir sınıfın diğer bir sınıf üzerinde hakimiyetinin yeniden kurulması ya da sürüp gitmesi nasıl engellenecektir?Bütün bu sorunlar,her ulusal sosyal formasyonun tarihine,yapısına,mevcur durumuna göre farklı biçimler alıyor.