Bunu yapabilmek için de, kişinin adının önünde Profesör Dr. ya da Doçent Dr. gibi bir sıfatının olması gerekliydi. Bu yüzden, tekkeyi bekleyen çorbayı içer misali, üniversitede belli bir yıl geçiren herkesin unvan sahibi olduğu bu ülkede profesörden geçilmiyordu.
Hiç kimsenin bir şey öğrenmeye niyetli olmadığı, bilenleri de suçladığı bu toplumda, aradaki fark az olursa herkes hemen dikleniverir, onları susturmak için farkın anormal derecede açılması gerek. Bir de tepeden bakma zırhını kuşanmak elbette.
Zaten insanın kaderini bilmesinden daha korkunç ne olabilir? Herkes öleceği günü bilseydi, geriye sayım ne kadar zor olurdu, düşünsenize. Geçen her dakikayı tabut çivisi gibi algılamaz mıydık?