Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana "sen bir şairsin" dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle
Bir gün Japon Klasikleri okuyacaksın deseler hadi be ordan derdim:)) Ben bunların her bir şeyine acayip yabancıyım çünkü tek bildiğim şey Şeker Kız Candy:) amma hayat serüveni işte bi bakarsın sahafçın Osamu Dazai diye birinin 3 kitabını indirimli satar aman alayım hediye ederim dersin,okursun olduğun yerde kalırsın..Kitap bitti ben şok yine "aman kızım bak yine lokmaları küçük yedin lafları büyük ettin :))" dedim..Iyi de okunan kitap yahu bir ben kalmışım gibi hissettim bu inceleme okumayanlara gelsin..Roman,yine çocukluk travmaları ile başlıyor ah ne bu çocukluk ne kıymetli kaç yaşına geldik hala çıkamadık atlatamadık :( Yani her sorun sevgisizlikten,sağlıksız fedakarlıktan,anlayışsızlıktan ne yazık ki..Bizler insanlara ya da çocuklara,çocuklarımıza iyilik yaptığımız zaman acaba bunu onlar için mi yoksa kendimiz için mi yapıyoruz sağlam kafayla kendimize sormalıyız..Sevgi ve fedakârlık adı altında çocukları birer gelecek,yarına güvence olarak görüyor insanlar bu çok üzücü :( bana kalırsa ebeveyn bile olmak bu kadar kolay olmamalı ya neyse burdan girersem zaten çıkamam..Kitabı okudum karakterimiz (karakter kalmamış zavallı da) çok sorunlu bir kişilik amma hep empati ile okudum ne yazik ki bu hayat ve ailemiz bizi insanlığımızdan çıkarabiliyor :( okumayanlara tavsiye edilir şiddetle tabi ki ama çok hüzünlü, hani okuduğunuz dönem böyle çıkmazlarda iseniz sizi feci hallere sokabilir..Kitapla kalın sevgili okurlar..(pek okunacağını sanmıyorum :) yazıyorum belki okumayan birine etki edebilirim diye)
“Ah Salih, Allah bilir, hayatımda bugüne kadar orduya yararlı bir uzuv olabilmekten başka bir vicdani emel edinmedim. Çünkü vatanın muhafazası, milletin saadeti için, her şeyden evvel ordumuzun o Viyana surlarına süngüsünü saplayan ordu olduğunu dünyaya bir daha ispat etmek gereğine çoktan inanmıştım. Bu kanaate ait emellerimin şiddeti, ihtimal beni pek fazlasıyla aşırı göstermişti. Fakat zaman saf ve temiz dimağlardan çıkan fikri hakikatleri, kabulünden kaçınılsa dahi, tatbik ettirir.
Bu gece Derne kuvvetlerimizin bütün kumandanları, subayları ile bir müsamere yapmıştır. Bu satırları çadırıma dönüşümde yazıyorum. Bu güzel kalpli, kahraman bakışlı arkadaşlarımın, bu küçük rütbeli fakat düşmanı titreten büyük kumandanların samimi bakışlarında vatan için ölmek özlemini okuyorum. Kalbimde büyük bir sevinç ve gurur duygusu oluştu. Ve arkadaşlarıma dedim:
'Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin selamet ve saadeti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.'
Cümlenize selam ederim, kardeşim."
Derne Kuvvetleri Kumandanı Mustafa Kemal
Bihaber Sevgilim Yonina,
Bu mektubu sana bir otel odasından yazıyorum. İzmir’den. Bir cinayet işlemeye geldiğim şehirden. Cinayeti beklerken yazıyorum. Yarın. Her şey yarın bitecek. Yarın, her şey yeniden başlayacak. Göreceğiz. Belki de öldürüleceğiz. İşte o zaman, bu mektubu bitirmeye gerek kalmayacak. Sana kendim fısıldayacağım, yazacaklarımı.