Bugün yine 2017'de yaklaşık iki ay kaldığım yer olan Gebze'deyim. 2017'de Gebze Pelitliköy'de Asya Çikolata firmasında tercüman ve proje yönetmeni olarak çalıştığım zaman Gebze Center'in tam karşısında Turkuaz Otel'de kalıyordum. Bugün tekrar Turkuaz Otel karşıma çıkınca içeri girip anılarımı tazelemek istedim. Biraz tuhaf değil mi? Sebepsizce
Başlamadan önce bu konuda hem felsefik hem de ideolojik olarak çok fazla bilgi sahibi olmadığımı ve bazı yanlışlar olabileceğini belirtmek istiyorum. Kitap hakkında ileride dönüp bakabilmek için bir şeyler yazmak istedim ve yazar hakkında onlarca şey okudum ki kafam allak bullak... Elimden geldiğince mantık çerçevesinde bunları birleştirip yazmaya
Sana doğunun en ücra bir sokağında yazıyorum arjin
Umutlarını avucunda sımsıkı tutan bir çocuğu görürsen
Bana baktığın gibi onada bak
Karadır gözleri belki ama
Yürekleri bir güneş gibi ısıtır insanı sevdiğim
Sözleri ferman yazdırır yedi cihana
Bakışları senin gibi bakar şiirler yazdırır
Şu Amed'in tütün kokan coğrafyası gibi
Hayatta hep isyandır adımız
Analar ağlamasın diye
Esmer yüzlü çocukların deyimiyle
Ez ji tê pîr Hezdıkım gülamın.
Sana bakmak baharın yaza kavuşması gibiydi arjin🕊️🕊️
DAVETİYE
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Düce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular
Bir buğday yüzlü zülfü dolaşığın
Özlemiyle karmış doğanın buyruğunu
Kütüğü nakıştan beter olmuş
Nar çiçeği Karacaoğlan;
Yaz kış yapraklı Dertli Boran;
Ezilmişin tutanakçısı Kabasakal;
Dördüncü Murad’ın çılgınlığıyla
Yeniçeri bedenine nişanlar vuran
Seyrek asker Kayıkçı Kul Mustafa;
İşgal acılarından mavi bir lirizm çıkaran
Maliyeci şairlerin ilki Bayburt’lu Zihni;
Ve sürgün şairlerin ne ilki ne de sonuncusu
Yiğit ve açık Türkmen: Dadaloğlu;
Kamu kuşların yedi bin yıl
Tam bir danişmendlik içre uçtuğu
Ve gülün tek bir solukta
Köy köy dağılıp kahverengide
Kent kent kırmızıda toplandığı Gülşehri;
Kim bu Gülşehri öksüz Emrah kim?
Şems Banu ne olacak Kişverkişan nere kalesi?
Ya Ulu Camiin ünlü romancısı
Yalvaçlara kimlik kâğıdı dağıtan
Çekidüzeni unutulmaz Süleyman Çelebi?
Sen işte bunlarla bildin Türkçeyi
Bunlarla
Gelen giden obayı sevdi.
Sayfa 97 - YKY, 74.Baskı Şubat 2019, İstanbulKitabı okudu
Unutmayalım, her şey karşılıklıdır.
Sevgi sevgiyi çeker.
Her şeyi karşımızdakinden beklemeyelim.
Bir adım da biz atalım. Bir, iki, üç, dört, beş..
Başlıyorum;
Bir: Ona karşı güler yüzlü olun.
İki: Ondan bir şey isteyin.
Sözgelimi bir öykü anlatsın size.
Üç: Ona bir şey verin; küçük bir şey, bir mendil, bir çiçek..
Dört: Ona küçük bir şey söyleyin. Deyin ki,
"Bugün hava çok güzel!"
"Giyisiniz yakışmış."
Beş: Bir şarkı söylüyorsa o şarkıya katılın.
Görüyorsunuz, oldu bile.
Ardından altı gelir, yedi ve sekiz gelir.
Ve her şey gelir..
Alt başlık: Bir Koltukta Çok Karpuz
Merhabalardan bir demet sayın okuyucular. ≈) Bugün sizlere yapabildiğim kadarıyla ilklerin ismi Halit Kıvanç'ı anlatacağım.
Hoş geldiniz. -Biraz uzun... Çayınızı kahvenizi hazır edin isterseniz. ≈)-
Nereden başlasam bilemiyorum, alt başlıkta da dediğim gibi bir koltukta çok karpuz... -kitabı buraya
Çağdaş Firavunları, çağ içi Nemrutları,
Hukuku iğfal eden üç yüzlü haydutları,
Benlik sarayındaki yedi canlı putları,
Teneşire yatırın, temizlensin Türkiye...