"
Çocukluğum bu kadar bir şey aslında
Taşlar arasında yeşeren otlar
Ve bir tavuk tüyü
Çocukluğum bu kadar bir şey aslında
Biraz sevinç, biraz keder
Biraz yalnızlık ve büyü
Çocukluğum bu kadar bir şey aslında
Biraz güneş, biraz gökyüzü
Tamamlamak için o türküyü..
"
""Hasat zamanı gelince tohumu eken el, ha bir erkek eli olmuş, ha bir kadın eli...
İnsanı hayvandan ayıran akıl erkekte de var, kadında da. Onun için ikisi de okumalı; güzel bir eğitimin tohumlarıyla yeşeren bir tarla örneği, akıllarını geliştirip güçlendirmeli. Kadınların okumalarını engellemek isteyen kişilerin savundukları gibi, eğer kadınlar akıl alanında verimsizse, onların tarlalarında ancak zararlı otlar bitiyorsa, o zaman kadınların eğitimiyle özenle ve sürekli uğraşıp, doğanın bu yanlışını düzeltmek gerekir bana kalırsa..
Göz işte. Alın çizgin ne renkse o da o renk. Sesin ne renkse, avuçlarındaki boşluk ne renkse. Pencerendeki arzu, eşiğindeki gerçek, uykundaki çocuk ne renkse, gözlerin de bütün bunların rengine boyanıyor. Bir gün toprak yeşili, bir gün turna yeşili, bir gün sararan otlar yeşili, bir gün yeşeren otlar yeşili. Bana öyle geliyor ki biz bütün rengimizi sevgiden ve sevgisizlikten alıyoruz. Kalp mi, gönül mü, bazen şaşırıp kalıyorum bu hazineye isim vermekte. Biliyor musun, insan tanrısını içinde taşıyor ama hep uzaklara dua ediyor.
Sayfa 20 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Dokuzuncu Basım: Şubat 2020, İstanbulKitabı okuyor