Yüreğimden fışkıran bir “âh” mıdır gözlerin Beni benden koparan “eyvah” mıdır gözlerin Bu gözler o aydınlık, o leylî gözler değil Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin Ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma Kürdili hicâzkâr mı, segâh mıdır gözlerin Arif Bey’i, Itri’ye zindanı Leyla kılan Nihavent mi, sultân-ı yegâh mıdır gözlerin Kubbesinde yitirdim zaman duygularımı Akşam mıdır, gece mi, sabah mıdır gözlerin Her köşede zifiri bir muamma bırakan Gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin Renkler âvâre; sitem başıboş kuytularda Mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır gözlerin Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin
< “Ali'nin geniş penceresinden için için kaynayan, huzursuz bir İstanbul görünüyordu. İstanbul beni konuştuğu için huzursuzdu.” >
Reklam
Leyla'nın Avukatı
Sus kimseler duymasın, Duymasın, ölürüm ha. Aydım yarı gecede, Yeşil bir yağmur sonra. Yağıyor, Yeşil.
ZÜMRÜDÜANKA Serin bir rüyanın hatırınadır çektiğim dünya ağrısı. Bir hayalden geldim ben, bir hayal verdim sana, mavi-yeşil bir hatıra:işte dünya ruhum! ovada sert es, yamaçta sus, ırmakta ağla. İşte dünya kapısı, işte dünya kederi ister dağının gölgesinde dur, ister incirin neşesine vur ağrı kendini ve tamamla.
Birhan Keskin
Birhan Keskin
Yeşil Hareket
Küresel düşün, yerel hareket et.
Sayfa 308
Yarın öbür gün, Arap çeteleri ile sarılacaksınız, Peygamber'in torunları, Ravza'nın yeşil kubbesine kurşun atacaklar. İstanbul elden gidiyormuş gibi telaşlanarak, size Anadolu'nun bağrından Türk yavruları göndereceğiz. Siz, Peygamber torunlarının ateş ve açlık çemberi içinde, bir hurma kurusu bulamayıp deriniz iskeletinize yapışmış ölürken, Anadolu çocukları iskorpitten çürüyüp düşen ağızlarının yaraları içinde kavrulmuş çekirge çiğnemeye çalışarak, yürekten Fatma'nın, Ebu Bekir'in, Ömer'in ve Muhammed'in sandukalarını savunacaklar. Ta Şam'a kadar üç gün üç gece süren demiryolunun iki tarafını Anadolu Türkleriyle kuşatacağız. Arap kesesine Anadolu altını ve Arap kursağına Anadolu'nun rızkını akıtacağız. Şaka değil, İslam emperyalizmi yapıyoruz. Arap cenbiyele- riyle bağırsakları deşilerek, etleri çöl güneşinden kavrulmuş olanlar! Sizler, ey Sarıkamış'ın buzdağı üstünde donmuş olanların kardeşleri, siz hep, pomatlı bir yüz derisinin kapladığı boş bir kafanın içindeki bomboş bir hayalin kurbanları değil misiniz? Sevgili Buhara yavrusu, o hayal dahi, senin yurdunda, babandan on yıl sonra, seni buraya sürüyen kara fikirler uğruna, Rus kurşunları altında parçalanıp ölecekti.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.