İşte bütün oyunlar bitti. Perde kapandı. Salonda benden başka kimse yok artık. Bir köşede onu bekliyorum. Oysaki o çoktan gitmiş olmalı. Perdenin arkasında kimseler olmadığına kendimi inandırmak ne kadar güç. Oyun yeniden başlasın ve hiç bitmesin istiyorum. Ama hep o olsun sahnede. Kesiksiz ve süresiz o olsun. Uzaktan görsem yeter. Belli belirsiz sesini duysam, bu yetecek bana. Hayal meyal görebilsem yüzünü; başka bir şey istemem. Hadi çık artık diye bağırmamak için kendimi güç tutuyorum. Çık da zaman değerlensin. Çık da bambaşka bir anlam kazansın yaşamam. Çık da bütün çaresizliklere meydan oku. İmkânsızlıklar erisin dudaklarında, ellerin karanlıkları kovsun. Ben senin vefalı seyircin; oturduğum yerden bütün gücümle haykırıyorum, duymuyor musun? Yokluğun yetti artık. Gel! Gel! Ne olur gel!
"Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
Yoksa direnip bela denizlerine karşı
Dur, yeter! demesi mi?"
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter! Demesi mi?
Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
Sevgisinin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden.
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
Gazete okumadiginizdan bahsediyordunuz.
Ne kadar kötü haber yazarlarsa o kadar satacaklarini düşünüyor bence gazeteciler..Ben de para verip sonra da dünyanın dertleriyle kafamı bozmak istemiyorum. Herkesin derdi kendisine yeter.