Katar'a yapılan itirazlar temelsiz değildi. Resmi kanallarla olmasa bile, Doha, sivil kuruluşlar aracılığıyla radikal akımlara mali yardım yapıyor, daha da vahimi Al Jazeera bunların sözcülerine saatlerce propaganda fırsatı veriyordu. Katar geleneksel dostlarını bırakmış, düşman cephesiyle flörte başlamıştı. İran'ı savunuyor, hatta Esad rejimini bile kolluyordu. Aracılar sayesinde El Nusra'nın elinden kurtulan Hıristiyan rahibeler Katar'la beraber Beşar Esad'a da teşekkür etmişlerdi (Independent, 8 Haziran 2017). Komşularını asıl çıldırtan da bu durumdu. Ne var ki tuhaflık şuradaydı: Katar da aynı ölçüde haklı nedenler sıralayarak komşularına yanıt verebilir, en azından 11 Eylül 2001 (İkiz Kule) saldırısını gerçekleştiren 19 teröristin lS'inin Suudi kökenli olduğunu hatırlatabilirdi. Kısaca ortada "tencere dibin kara, seninki benden kara!" durumu sırıtıyordu. Yine de bir fark vardı ve bu fark da Al Jazeera' dan doğuyordu. Yılanın başı bu kanaldı; Suud tahtı için tehdit oradan geliyordu; çözüm de oradan başlamalıydı.
Hoş Geldin Eğri Gözlü Hâkim Bey
Günümüzde artık duyarlılık, hassas ruhluluk, ince fikirlilik, duygusallık, hakkaniyet ve estetik anlayış yön ve yer değiştirmiş durumda. Çok doğrucu olunması gereken yerde, kulağının üstüne yatanlar, esnek olunması gereken yerde, göz merceğini büyültenler çoğaldı. “Olmasa da olur, görmesem de olur, dünyanın sonu
Yine Ebû Hureyre'nin (r.a) rivayet ettiği diğer bir hadiste Resûlullah (sallallahualeyhivesellem) şöyle buyurmuştur:
"Mümin kabrinde yemyeşil geniş bir bahçe içindedir.Kabri ona 70 zirâ(35 metre) genişletilir ve ayın on dördü gibi apaydınlık olur.Peki,'Onun için dar bir hayat vardır' âyetinin kime indiğini biliyormusunuz?" Sahâbeler,"Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dediler.Resûlullah (sallallahualeyhivesellem) :
"Bu,kâfirlerin kabirdeki azaplarını ifade etmek için inmiştir.Kabirlerinde onlara doksan dokuz tane yılan musallat edilir.Her bir yılanın yedi başı vardır.Bunlar kıyamete kadar onu ısırır, koparır ve zehirlerler( kıyamete kadar ruhu acı ve ıstırap içinde olur)."
(İbn Hıbbân,es-Sahîh,nr.3122;Bezzâr,...)
DEVLETİN BEKASININ DA ALLAH BELASINI VERSİN MALBORA'NIN DA
Benim ailemin başına çok büyük bir iş geldi, battık.
Annem kanserden öldü, bizim filmler battı.
Birkaç milyon dolar borç ödemem gerekiyordu.
Eşekler gibi çalıştık. Bir gün durdum…
"Lan madem devlet var, bana birisinin yardım etmesi lazım" dedim.
Çünkü bu parayı ödeyeceğim,
İçerisinde yaşadığımız toplumda hala daha bazı insanlar bu toprakların Müslümanlara ait olduğunu idrâk etmek istemiyor. Benim ecdadımın bedenini hasrettigi, kanını bezlettigi bu coğrafya gayret-i diniyye sayesinde bize vatan toprağı oldu. Türkiye'nin tarihini inatla 1923 başlatmak isteseniz bile bizim tarihimiz 1000 yıllık. Rejim kurbanı olarak din düşmanı veyahud istikbalde gelecek nesil için bedel ödeyen kâdim ecdadiniza hasım olabilirsiniz. Devr-i cumhuriyetle beraber 10 yılda "15 milyon genç" yarattık diyen "katliam yapan zümreyi" destekler mahiyette görüşte belirtebilirsiniz, ama şunu unutmayın ki : Siz bir azınlıksınız... Bu millet tekrardan hüviyet-i asliyesine dönüyor. Kudurun... Çatlayın. Bundan sonra size düşen vazife dizinizi dövmektir. Biz sevk-i kader ile tekrardan o izzetli mevkimize yükseliyoruz. Yılanın başı koptu. Sallanan kuyruğudur. Sarhoş kusmuğundan farksız olan sözleri " bozuk plak gibi tekrar etmeniz" boşuna gayret etmenizden başka bir şey değildir...