Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
434 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Güneş de sanıyor ki bir tek o yanıyor.-
"Aşk, bir bedende iki kişi." “Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi Şapkandan bir kumru havalansın Bana öyle büyük ki bu kalp, Gelsin yüreğime yuvalansın” Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir
Düşünmek Yaşamın Pasını SilmektirTahsin Özmen · Karina Yayınevi · 2018501 okunma
1000Kitap İstanbul 16. Buluşması Gerçekleşti
1000kitap İstanbul Okuma Grubu olarak 16. toplantımızı özel bir mekan olan Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze ve Kütüphanesi’nde gerçekleştirdik. “Yaşadığım Gibi” adını taşıyan hatıralarında "Hayatımın hangi devrinde edebiyatçı olmağa karar verdim? Bunu pek söyleyemeyeceğim. Günün birinde kendimi edebiyattan başka bir işe yaramaz buldum.”
Reklam
434 syf.
10/10 puan verdi
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum. -Sevgi, Kilidi olmayan tek hazinedir.- -Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir
Düşünmek Yaşamın Pasını SilmektirTahsin Özmen · Karina Yayınevi · 2018501 okunma
YİRMİ BİRİNCİ DEVA: Ey hasta kardeş! Senin hastalığında maddî elem var, fakat o maddî elemin te’sirini izale edecek ehemmiyetli bir ma’nevî lezzet seni ihata ediyor. Çünkü; peder ve vâliden ve akraban varsa, çoktan beri unuttuğun gâyet lezzetli o eski şefkatleri senin etrafında yeniden uyanıp, çocukluk zamanında gördüğün o şirin nazarları yine görmekle beraber; çok gizli perdeli kalan etrafındaki dostluklar, hastalığın cazibesiyle yine sana karşı muhabbetdarane baktıklarından, elbette onlara karşı senin bu maddî elemin pek ucuz düşer. Hem sen müftehirane hizmet ettiğin ve iltifatlarını kazanmasına çalıştığın zâtlar, hastalığın hükmiyle sana merhametkârane hizmetkârlık ettiklerinden, efendilerine efendi oldun. Hem insanlardaki rikkat-i cinsiyeyi ve şefkat-i nev’iyeyi kendine celbettiğinden, hiçten çok yardımcı ahbab ve şefkatli dost buldun. Hem çok meşakkatli hizmetlerden paydos emrini yine hastalıktan aldın; istirahat ediyorsun... Elbette senin cüz’î elemin, bu ma’nevî lezzetlere karşı seni şekvaya değil, teşekküre sevketmelidir.
Sayfa 217 - İhlâs Nur NeşriyatKitabı okudu
Bir İnsanı Tanımak Kolay Değil Bu ülkede kaç milyon insan varsa, hepsinin bu kıssayı mutlaka okumasını isterdim. Fakat sadece bu ülkedekilerin değil bütün insanların bu kıssadan haberdar olmalarını gerçekten arzu ederdim. Bu benim kendi temennimdir. Belki de birçoğunuz bu kıssayı duymuşsunuzdur. Mevlana Hazretleri, yakın arkadaş
Yirmi Beşinci Deva Ey hasta kardeşler! Siz gayet nâfi’ ve her derde deva ve hakiki lezzetli kudsî bir tiryak isterseniz imanınızı inkişaf ettiriniz. Yani tövbe ve istiğfar ile ve namaz ve ubudiyetle, o tiryak-ı kudsî olan imanı ve imandan gelen ilacı istimal ediniz. Evet, dünyaya muhabbet ve alâka yüzünden güya âdeta ehl-i gafletin dünya gibi
Sayfa 220 - İhlâs Nur NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Yirmi Birinci Deva: Hastalıkta maddî bir elem olup, o elemi izale edecek manevî bir lezzet ihata ettiğini ve zâhiren peder ve valide ve akrabaların şefkatleri, onun etrafında hastalık cazibesiyle, ona karşı muhabbettarane baktığından, o elem çok ucuz düştüğünü; maddî ve manevî çok yardımcıları bulunduğundan şikâyet değil, şükretmek lâzım olduğunu ispat eder. Lemalar
Yirmi Beşinci Lem’a Yirmi beş devadır. Hastalara bir merhem, bir teselli, manevî bir reçete, bir iyadetü’l-mariz ve geçmiş olsun makamında yazılmıştır. İHTAR VE İ’TİZAR Bu manevî reçete, bütün yazdıklarımızın fevkinde bir süratle (Hâşiye[1]) telif edildiği gibi hem umuma muhalif olarak tashihata ve dikkate vakit bulmayarak telifi gibi gayet
Sayfa 205 - İhlâs Nur NeşriyatKitabı okudu
254 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Evvelce haber aldığınız hastalığıma dair bir noksan parça, dualarınıza ve geçen ramazan gibi manen yardımlarınıza vesile olmak için o hastalık münasebetiyle yanımıza gelen bazı zatlara söylediğim ve noksan kalmış bir fıkrayı yazıyorum. Şöyle ki: Halimi soranlara dedim ki: Hem nazar hem ervah-ı gayr-ı tayyibe cihetinden başıma gelen bu musibet,
Kastamonu Lahikası
Kastamonu LahikasıBediüzzaman Said Nursî · Rnk Neşriyat · 20192,068 okunma
YİRMİ BİRİNCİ DEVA
Ey hasta kardeş! Senin hastalığında maddî elem var. Fakat o maddî elemin tesirini izale edecek ehemmiyetli bir mânevî lezzet seni ihata ediyor. Çünkü, peder ve validen ve akraban varsa, çoktan beri unuttuğun gayet lezzetli o şefkatleri senin etrafında yeniden uyanıp, çocukluk zamanında gördüğün o şirin nazarları yine görmekle beraber; çok gizli, perdeli kalan etrafındaki dostluklar, hastalığın cazibesiyle yine sana karşı muhabbettarane baktıklarından, elbette onlara karşı senin bu maddî elemin pek ucuz düşer. Hem sen müftehirâne hizmet ettiğin ve iltifatlarını kazanmasına çalıştığın zâtlar, hastalığın hükmüyle sana merhametkârâne hizmetkârlık ettiklerinden, efendilerine efendi oldun. Hem insanlardaki rikkat-i cinsiyeyi ve şefkat-i nev'iyeyi kendine celb ettiğinden, hiçten, çok yardımcı ahbap ve şefkatli dost buldun. Hem çok meşakkatli hizmetlerden paydos emrini yine hastalıktan aldın, istirahat ediyorsun. Ebette senin cüz'î elemin, bu mânevî lezzetlere karşı seni şekvâya değil, teşekküre sevk etmelidir.
Reklam
YİRMİ BEŞİNCİ DEVA
Ey hasta kardeşler! Siz gayet nâfi ve her derde devâ ve hakikî lezzetli kudsî bir tiryak isterseniz, imanınızı inkişaf ettiriniz. Yani, tevbe ve istiğfar ile ve namaz ve ubudiyetle, o tiryak-ı kudsî olan imanı ve imandan gelen ilâcı istimal ediniz. Evet, dünyaya muhabbet ve alâka yüzünden, güya, adeta ehl-i gafletin dünya gibi büyük, hasta, mânevî
Çoğu İran'la müttefik olan Şii siyasi partiler en büyük kazananlardı. Aynı zamanda, bağımsız - iradeli Kürtlerle birlikte Irak'taki mezhepsel ve etnik uzlaşmanın en büyük muhalifleride olmuşlardır. Batılı demokrasiler siyasi uzlaşmayı her derde deva bir ilaç olarak görür çünkü bu durum muhalif pay sahiplerinin farklılıklarını çözümlüyordu. Ancak Irak böyle yürüyen bir ülke değildi. Yirminci yüzyıl boyunca ve yirmi birinci yüzyıla girerken Irak siyaseti "kazanan hepsini alır" haline gelmiştir.
Sayfa 245Kitabı okudu
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.