Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“-Bu rüyadan uyanman gerek. -Daha önce denedim, olmadı. Şimdi de denemem için sebep yok. Beni heyecanlandıran bir şey yok, ruhumda heves yok, zihnim huzurla uyuyor!”
Sayfa 226 - Ştoltz ve Oblomov diyaloğuKitabı okudu
Gece gündüz yaşamımın geri dönmemecesine yok olup gittiği düşüncesi boğuyor beni. Geçmiş diye bir şey yok benim için. Aptalca, boş şeylerle harcanıp tüketildi çünkü
Reklam
Ormanları düşüncesizce mahvediyorsunuz ve çok geçmeden yeryüzünde hiçbir şey kalmayacak. Tıpkı bunun gibi, insanları da düşüncesizce mahvediyorsunuz ve sayenizde çok geçmeden yeryüzünde ne sadakat, ne iffet, ne de özveri kalacak. Sizin olmayan bir kadına neden ilgisiz kalamıyorsunuz? Çünkü hepinizin içinde bir yıkma, yok etme şeytanı var. Ne ormanlara, ne kuşlara, ne kadınlara, ne de birbirinize acıyorsunuz…
İnsansız hiçbir şeyin güzelliği yok. Her şey onun sayesinde onunla güzel. Bu dakikada, bugünün güzelliği, gökte ay, uzakta güneşin bir billur bahçe gibi pırıltısı hiçbir şey değil… bütün bunlar kötü resimler gibi… - Kendi Kendime -
Şüphe yok ki her şey, varlığınızın içinde yarı yarıya kucaklaşarak hareket ediyor, sevilen ve kaçınılan her şey!... Bütün bunlar ışıklar ve gölgeler gibi çifter çifter içinizde ötüp dolaşıyor. Gölgeler soluklaşmaya ve kaybolmaya başlayınca, geride kalan ışıklar başka bir ışığın gölgesi oluyor. Onun için, hürriyetiniz zincirlerini kaybettiği zaman, bizzat kendisi daha büyük bir hürriyetin zinciri oluyor.
Asıl tanrılarımızın kimler olduğu öğrenilmek isteniyorsa, bizi asla ilkelerimize göre değil eserlerimize göre değerlendirmek gerekir. O zaman cevap vermek zor olmaz ve söylemekten ve hatta düşünmekten ka­çındığımız şey söylenebilir: Onlar deliliğe ve ölü­me tapıyorlardı Aslında, başka hiçbir şeye taptığı­mız yok, ama buna her zaman ikna olamayız, çünkü delilik ve ölüm, vahyedilmiş dinlerin nihai tamam­lanışıdır ve çünkü bu dinler en başta da Hıristiyan imanı delilik ile ölümü fiilen kapsamaktadır. Biz de­liliği ve ölümü sunakların üzerine yerleştirdik, hem çılgınlığı hem de Yüce Tanrı'nın can çekiştiğini söy­lüyorsak artık ne kalır geriye sorarım size? Paradok­sun bedelini ödemek kalır ve bunun ödeneceğini ön­görüyorum, vaktiyle oynadığımız fikirler şimdi in­sanlarla oynamaya başlıyor ve insanlar ölçüsüzce tü­ketecekler kendilerini. Hiçbir şeyden kaçamayacağız ve hiçbir şey bize artık lütufta bulunmayacak, sür­dürdüğümüz düzen asla iyileşmeyecek, delilik ve ölüm bu düzenin temelleri olarak kalıyor, düzen on­lara bağlı ve sağlıklı bir şekilde değişemeyeceğinden, biz istemesek de destekleyen şey öldürecek düzeni.
Reklam
Ölüm için yaşıyor, Ölüm için seviyoruz, ölüm için doğurup çalışıyoruz, işlerimiz ve günlerimiz artık ölümün gölgesinde birbirini izliyor, uyduğumuz di­siplin, koruduğumuz değerler ve yaptığımız projeler, hepsi tek bir sona karşılık veriyor: Ölüm. Ölüm bizi olgunlaşınca toplayacak, biz ölüm için olgunlaşıyo­ruz ve küle dönmüş bu ökümen üzerinde olsa olsa bir avuç olacak torunlarımız bizim taptığımız her şe­yi yakarak bize lanet okumaya devam edecekler. Biz yapmacık figürler kisvesi altındaki ölüme tapıyoruz ama onun ölüm olduğunu bilmiyoruz, bizim savaşla­rımız övdüğümüz şeye kurban verme savaşı, ölümün şerefine kendimizi feda ediyoruz, bizim ahlakımız bir ölüm okulu, değer verdiğimiz erdemler ise ölü­mün erdemleri yalnızca. Bunun dışına çıkamayız, dünyanın düzenini değiştiremeyiz, bizi parçalayıp dağıtan şeye dayanmaya, bizi ezen şeyi sırtımızda ta­şımaya mahkumuz, bize kalan tek şey, kendimiz de ölmeden önce ve sonuncu ölüler biz olmadan ya yok olup gitmek ya da öldürmek; yüksek sesle söylü­yorum, üçüncü bir yol imkansızdır.
Kuran'ı anlamada usûl problemi
"Eğer Kuran her şeyi söylüyorsa, hiçbir şey söylemiyor demektir. Eğer Kuran her yere atıfta bulunuyorsa hiçbir şeye atıfta bulunmuyor." Yani ben bugünkü birikimimle, kendime has düşünce yapımla, Kuran'a gidiyorum, Kuran da nasılsa bana doğrudan hitap ediyor, beni bağlayan herhangi bir kıstas yok. Dolayısıyla orada ben aradığımı buluyorum. Bu aslında Kuran'a benim istediğimi söyletmek anlamına geliyor. Eğer Kuran bir şey söyleyecekse o zaman önce Kuran'ın ne dediğini, bunu anlayabilmek için de önce usullerini tespit etmem lazım... Bunun tespitinin koşulu da teker teker bütün nasları değerlendirebilmem; bunun ön koşulu da, bunu Arabi çerçeve içinde yapmam. Yani Rasûlullah'ın, ashabının anladığı manayı vererek... Her halükarda biz Kuran'ın ne dediğini nesnel bir biçimde ortaya koymazsak ve Kuran herkese hitap eder ve herkes de Kuran'da istediğini bulursa o zaman tam bir kaos ortaya çıkıyor ve müşterek hiçbir şey kalmıyor...
Sayfa 256Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.