Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
"... Böyle olmayabilirdi demenin hiçbir anlamı yok biliyorum. Ama böyle oldu. Böyle oldu ve müjdeler olsun, arkadaşlara da söyle, ben yavaş yavaş ölmeyi öğrendim. Boğazlı kazak ve kocaman bıyıklarımla dünyaya meydan okuduğum o günlerden, kırık gülümsemeleriyle yüreğimi kanatan, şimdi uzaklarda artık kucaklayamadığım, ayrılığın planlarını sessizce ezberlediğim solgun bir kız kaldı."
Reklam
03 Haziran 1972: Türkçüler Derneği Kurultayı MHP ile İlişkiler Kopuyor Türkçüler Derneği ile MHP arasındaki ilişki, 03 Haziran 1972 Cumartesi günü yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda kopmuştur. Kurultayda Muzaffer Eriş başkan, Orhan Tuncer ikinci başkan, Abdülhalûk Çay genel yazman, Erdoğan Saruhanlıoğlu genel yazman seçilmişlerdir.
Bir Gecelik Tutuklanma: 14 Mart 1973 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Atsız'ın tutuklandığına dair bir haber vardır: "Yazar Nihal Adsız, hakkında kesinleşmiş bulunan bir yıl iki ay hapis cezası için çıkarılan yakalama müzekkeresi uyarınca Emniyet Müdürlüğü İnfaz Bürosu tarafından dün tutuklanmıştır." (Akgöz 2016: 232'den). 12/13
13 Kasım 1973: Atsız Toptaşı Cezaevi'nde Dört aylık rapor Adli Tıp'ta Kasım ayına kadar bekledikten sonra kabul edilmemiş; reviri olan bir cezaevinde cezanın çekilebileceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Atsız, "13 Kasım 1973 Salı günü davet edildiği Bostancı Karakolu'ndan İstanbul İnfaz Savcılığına sevk edilmiş ve orada resmî
Atsız Yeniden Mahkemede: “Konuşmalar” yazısına karşı tepkiler resmî makamlar üzerinde de tesirini göstermiş ve Atsız ile derginin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek hakkında dava açılmıştır. Bunun üzerine Atsız, yazının üçüncü bölümünde şunları yazar: "Memleketi parçalamak isteyen, Kürt devleti kurmak için Kürtçülük yapmak isteyenlere
Reklam
TBMM Kürsüsünden Atsız'a Hücum: 1962 Mart'ında CHP milletvekili Osman Sabri Adal'ın TBMM kürsüsünden Atsız'a hücum etmesi bazı gazetelerde yer aldığı gibi Millî Yol'da da genişçe yer alır. Konu Tedbirler Kanunu'dur. Başbakan İsmet İnönü ile meclisteki partilerin genel başkanları Adalet ve Anayasa Komisyonu'na bir
22 Şubat 1962: Türkçü Gençler Atsız İçin Telaşlanıyor: 27 Mayıs ihtilali ve 13 Kasım tasfiyesinden sonra ordu içindeki dalgalanmalar devam etmişti. Silahlı Kuvvetler Birliği adı altında bir cunta kurulmuş ve cunta Millî Birlik Komitesi üzerinde baskı uygulamaya başlamıştı. 15 Ekim 1961 seçimlerinin sonuçlarından memnun olmayan bazı general ve
Bir gün Don Kişot, hüzünlü kişiliğin bu ünlü şövalyesi, dünyanın gelmiş geçmiş şövalyelerinin en saf, en yüce gönüllü, en kalbi temiz olanı Don Kişot, sadık seyisi Sancho'yla serüven peşinde yolculuklara çıkarken birdenbire onu uzun süre düşündüren kuşku ve şaşkınlığın içine gömülüyor. Olay şu: Yaşamöykülerini şövalye romanları adı verilen ve
Sayfa 950 - 951, 952, 953, 954, 955 Yapı Kredi Yayınları
Böyle olmayabilirdi demenin hiçbir anlamı yok biliyorum .Ama böyle oldu . Böyle oldu ve müjdeler olsun ,arkadaşlara da söyle,ben yavaş yavaş ölmeyi öğrendim.
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
..böyle olamazdi demenin hiçbir anlamı yok biliyorum. Ama böyle oldu. Böyle oldu ve müjdeler olsun, arkadaşlara da söyle, ben yavaş yavaş ölmeyi öğrendim. Boğazlı kazak ve doğum biyıklarımla normal meydanda yaşarken o günlerde, kırık gülüşleriyle yüreğimi kanatan, şimdi uzaklarda , artık kucaklayamadığım, ayrılık planlarını ezberlediğim solgun bir kız kaldı.Ve o çanta, hep içimi sızlatan.Başını öne her eğişinde gençliği, yanağını öpmek için uzandığımda Ankara'yı ve köyünde kavuşturup onu susuşunda İstanbul'u anlatan o kızdan, şimdi sıkıntılı bir Yağmur, içimi ürperten bir kasım soğuğu ve söylenmemiş onca şey kaldı.Benden çok uzaklarda ve ne yazık, hep bana günlük.Beni anlıyorsun değil mi? Ne kaldı bana çaresizliğimden başka, nerede kaldığım, ne hayatta kalıyor? , hesap numaraları ve randevuların ezberlendiği soğuk akşamlar ve her fırsatta yıkanıp alkolle, yaralarımı yaladığım o telefonlar... Bana sadece bunlar kaldı. Evet, artık akşam kendini hissediyor ve çok yaşlandım. Ama sürprizler olsun, arkadaşlara da söyle, yavaş yavaş ölmeyi öğrendim..
Seleften bir kişi şu ayeti okuyordu. "Kıyamet gününde herkes dünyada hayır ve kötülükten yaptığı şeyi hazır bulacaktır! Ve ister ki, o, kötülüklerle kendi arasında uzak bir mesafe bulun-sun. Yine Allah-ü Teâlâ size "kendinden korkmanızı emreder." (Al-i İmrân: 30) O kişinin arkasında oturup konuşmasını dinledim. O bu âyeti tekrarlıyordu. Ansızın bir çığlık atarak düşüp ba- yıldı Bunun üzerine dedim ki: Yazıklar! O benim şekavetimden böyle oldu! Sonra onun ayılmasını bekledim. Bir saat sonra ayıldı. Şöyle diyordu: - Yalancıların makamından, tenbellerin amellerinden sana sığınıyorum. Gafillerin yüz çevirmesinden sana sığınıyorum... Sonra dedi: - Korkanların kalbleri senden korktu! Kusurluların emel- leri sana sığındı. Ariflerin kalbleri senin büyüklüğüne karşı zillet gösterdi. Sonra elini silkerek dedi: - Benim dünya ile, dünyanın da benimle ne alıp vereceği vardır. Ey dünya! Seni isteyenlerin yakasına yapış! Nimetine alışanların içine dal! Dostlarının yanına git! Onları kandır. Sonra dedi ki: - Geçmiş nesiller nerede! Geçmiş zamanların ehli nerede? Toprakta çürümekte! Zaman üzerinde yok olurlar. Bu manzara karşısında ona: Ey Allah'ın kulu! Ben bütün gün arkanda bulunuyo- rum. Senin boşalmanı bekliyorum... Buna karşılık bana: kitlerinden daha önce nefsine yetişmesinden korkan nasıl Vakitler ile yarışan bir kimse nasıl boşalır?
"Sahi birden aklıma nişanlın geldi. O ne yapıyor?" Daren anlık bir şüpheyle beni süzdü. Bir şey söylemek için ağzını açtıysa da sessiz kalmayı seçti. "Peki senin?" diye karşı atakta bulundu. "Buraya getirilmeden önce bir sevgilin var mıydı?" Ona doğru biraz daha güldüm. "Varsa kıskanacak mısın?" Yeniden
Sayfa 390Kitabı okudu
Julia özlem dolu bir nefes aldı ve gözlerini kapata- rak onun yanında olduğunu ve omuzlarına masaj ya- parak bütün ağrısını aldığını hayal etti. "Eğer orada olsaydım omuzlarına masaj yapardım. Bana yaslanır- dın ve ben de seni iyileştirirdim." "Hımm... Eminim yapardın." "Ben sana masaj yaparken, sen de başını bacakla-
Sayfa 72
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
1.424 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.